Gönderi

Okunası
Büyük bir imparatorluğun ağır ağır durdurulamaz çöküşü, geçmişin altında ezilmek, yenik çıkılan savaşlar, aşağılanan ve onuruyla oynanan bir topluluk; sürekli değer kaybı, o büyük geçmişin bir daha kurulmasının giderek hayal olması; fakat bunu bir türlü kabul edememe, içinde bulunulan durumu hazmedememe ve nihayet toplu kıyım... Cumhuriyet'in yeni bir doğum, bir "sıfır" noktası olduğu üzerine aşırı vurgunun nedeni bu tablodur. Cumhuriyet tüm bu kara tabloyu birden silmiş yok etmiştir. Bunun bir toplum için getirdiği rahatlama çok önemlidir. Kendisini büyük bir kabustan, son derece tehlikeli, ölümcül bir hastalıktan kurtulmuş iyileşmiş his­setmektir. Ermeni katliamını tartışmaktan kaçmakta bu ruh halinin bir payı olduğunu düşünüyorum. İyileşme ümidi olmayan bir hastalıktan mucize kabilinde kurtulmuş birisine hastalığın geçmediğini, devam ettiğini söylemek, onu yeniden o kabusları yaşamaya davet etmek ne tür bir reaksiyon yaratır? Ermeni sorunundaki hassaslığın bir nedeni de burada yatıyor gibi geliyor. O, çöküş, onurumuzla oynanma; küçük düşürülme döneminin üzerine değil düşünmek, hatırlatılmasını bile istemiyoruz. Çünkü "iyileştiğimize" inanıyoruz. Ama asıl sorun da burada değil mi? Eğer "iyileşmişsek", o kabustan çıkmışsak niye üzerine rahat konuşmayalım. Burada ileri sürdüğüm de budur: Biz henüz "iyileşmedik ve Ermeni kırımı üzerine açıkça konuşmadıkça da iyileşme şansımız çok zayıftır.
Sayfa 148Kitabı okudu
·
22 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.