Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kadın Sosyal Sınıfımız - Hikmet Kıvılcımlı
BİZDE KADIN PROBLEMİNİN YOZLAŞTIRICILIĞI Türkiye'nin öteki Sosyal ilişki ve çelişkilerine girebilmek için ve girmeden önce, başlı başına bir alt mahkûm Sosyal Sınıf durumunda olan en büyük mazlum sınıfımız, en büyük sömürülen sınıfımız: Kadın yığınımız üzerinde çok durulmalıdır. Sosyal Stratejimizin hem en sonuncu, hem en birinci gelen katı: Kadın - Erkek sınıflaşmasıdır. Bu sınıflaşmanın en açık ve keskin olanı Köy katında görünür. Ama gerçekte Kadının ezilen - soyulan bir mahkûm alt sınıf oluşu, Türkiye toplumunun Köy - Kasaba - Şehir bütün katlarında en yaygın bir sosyal ve orijinal trajedimizdir. O sosyal sınıf trajedimiz üzerinde bir kaç tarihcil kesit yapıp, aydınlığa kavuşmadıkça, öteki ne Modern Üst Sosyal katımızı, ne Ortaçağ artığı Orta Sosyal katımızı derinliğine kavramak olağanlaşamaz. Düşünce ve davranışlarımızda, boyuna takıldığımız bir boşluk ve eksik kalır. Bütün sosyal yapımızı, bütün sosyal katlarımızı, bütün sosyal ilişkilerimizi iliklerine dek zehirleyen, soysuzlaştıran hep o boşluğun gizlediği acı gerçekliktir. Her insanımızla birlikte kadınımızın da, değil yalnız yaşantısını, bütünü ile insanlığını, hele bütünüyle mutluluğunu kankıranlaştıran en ağır karmaşık ufunetlerimiz: Kadın - Erkek Sınıflaşmasının yarattığı Kölelik durumundan ve tutumundan ve psikolojisinden kaynak alır. 0 nedenle, öteki Modern çağ Sosyal Sınıflaşması ve Ortaçağ kalıntısı Sosyal Sınıf ilişki ve çelişkisi konusundan önce, büsbütün ayrı ve ayrıcalı bir önceliği, kadın konusuna vermemezlik edemeyiz. Çünkü Kadın - Erkek Sınıflaşması: Bir vuruşta, milletimizin yarısını hem sömürge mahkûm sınıf, ezilip soyulan alt sınıf durumuna sokuyor, hem Topluma ve İnsanlığa yabancılaştırıp yitiriyor, yok ediyor . 1965 Ekim 24 günü, Türkiye'nin 31 milyon 391 bin 207 nüfusu sayıldı. Bunun 15 milyon 445 bin 439 kişisi, kadın adlı Toplumca herşeysi örtbas edilen Alt mahkûm sınıf insanımızdır... Yarısı yadlaşmış, altlaşmış, var iken yok edilmiş bir milletten hayır gelir mi? Dün olduğu gibi, bugün de Türkiye'nin bütün ekonomik, sosyal, politik, kültürel ve ilh.. problemlerini daha doğmadan boğan, bütün insancıl ilişkilerini son derece yozlaştıran, soysuzlaştıran birinci sakatlığımız burada toplanıyor. Ana Kadın'ın Tarih ve Toplum dışı bırakılmasından doğan dilsiz trajedi, dönüp dolaşıyor, Türkiye'nin, topal eşekle bile Kervana katılamayan Uygarlık dışı kalış dramına karıyor. Onu kavramadıkça hiçbir sosyal meselemizde ayık gezemiyoruz. İster modern işçi - işveren ilişkilerimiz olsun, ister Ortaçağcıl Tefeci - Bezirgan ve Köylülük ilişkilerimiz olsun, bütün sosyal yapımızın özünde: Kadın - Erkek sınıflaşmamız yüzünden içinden çıkılmaz duruma düşmüşüzdür. Hepsinden korkunç yanı ise, bu düşüklüğümüz ve çarpıklığımızın gübresi içine boylu boyumuzca yatıp, problemin dehşetini bir türlü milletçe kavrayamayışımızdır. Bir yol da onu kavrayamadık mı: "Yak çubuğunu keyfine bak" esrarkeşliği içinde, Amerikan zencisinin isyanı kadar olsun toptan mahkûm köleliğimizden silkinememişizdir. Olimpiyatlara "erkek" koçlardan baş "pehlivanlar" süreriz. Uluslararası: Bilim, Teknik, Kültür, Toplum, Politika ve ilh.. yaratıcılığında "dokunulmaz" paryalık durumumuza boyun eğeriz. Ve düştüğümüz uçurumu biraz daha derinleştirmek isterce, gene kadını biraz daha köleleştirmekle dinlendirmeye çabalarız. Çünkü madde, moral yükünü kadına çullandırmakla bir "üstün erkeklik" şanı sayarız. Erkekler arası her haltı, her kaltabanlığı sineye çekmekten sıkılmayız. "Bizbize"yiz, "erkek erkeğe" ne utanacak? Acısı nasıl olsa elsiz, dilsiz, belsiz kadından çıkarılmayacak mı? Tarlamızda, İşyerimizde, Evimizde, Okulumuzda, Kışlamızda, Devletimizde, Kültürümüzde hatta Dinimizde ve İnsanlığımızda bütün sonuçlu ülkücülüklerimizi, yarım, piç bırakıp çürüten, bozan baş illetimiz orada koygunlaşır: Kadın - Erkek ilişkilerimiz, bir Sosyal Sınıf çelişkisi kertesinde ortalığımızı kasıp kavurarak katmerlenir. Bizde cins savaşının Sınıflar savaşı kılığında çıbanlaşması, kadın - erkek her İnsanımızı, bilinçlice yiğit sosyal düşünce ve davranışta yaya bırakır. Bu gerçekliği göze batırmak için, Türkiye'nin başlıca iki hareketli çağında yapılacak birer basit kesitle örnekleyelim. GERİCİLİĞİN KADINI SÖMÜRÜŞÜ Türkiye'de olanlar, belki dünyanın hiçbir yerinde demeyelim isterseniz, ama pek az yerinde görülür. Halkı sömürüp ezen gerici sınıflar, ezip soydukları alt sınıfları her yerde aldatarak güderler. Ama hiçbir yerde bu aldatış, bizdeki kadar hep en utanmazca ve hayvanca gerekçelerle Kadın öne sürülerek yapılamaz. Türkiye'de, alt sınıfların herhangi bağımsız bir düşünce ve davranışı daha ilk adımını atmaya görsün... Gericiler o saat, Kadının saçlarını ellerine dolayıp, halkın karşısına, daha doğrusu vicdanına, ruhuna kazık gibi dikilirler. Çalışan insanımızın ruhça, maddece sömürülmekten kurtulmaya doğru yönelmeyi denemesini felce uğratmak için kadını zehir gibi kullanırlar. Sömürenler, dünyanın hiçbir yerinde gericiliklerini mahkûm kadın sınıfının durumu ile maskeleyerek bizdeki kadar utanmazca ve hinoğluhince Kadın adlı ırz ve namus demagojisinden en namussuzca yararlanmayı beceremezler. Örnek mi aradınız? Tümenle, her gün, her yerimizi sarmış türlü türlü örnekler sonsuzdur. O alçak demagojinin Tarih sayfalarına geçmiş bir klâsik ve bulantı veren, kusturucu açık biçimini "Hürriyet Devrimi" çevresinde buluruz. Egemen Üst Gerici Sınıflar, -Bugün Sosyalizm için yaptıkları gibi- "Hürriyet Nedir?" diye soranlara, sistemlice şu tanımlamayı yapmışlardır: "- Hürriyet, herkesin karısını birbirine peşkeş çekme serbestliğidir! Koca, akşam işinden evine gelip şapkasını kapısı ardına takarken, orada başka bir erkek şapkası görürse, zamparayı içerde kadınla başbaşa bırakmak üzere, kendi şapkasını başına geçirir ve kapıdan dışarıya geldiği gibi çıkıp gider!" Gerici demagoji, Abdülhamit istibdadı zamanı Meşrutiyet için, Meşrutiyet zamanı Hürriyet için. Cumhuriyet zamanı Demokrasi için, en sonra Sosyalizm için bıkmadan, usanmadan yalnız bu temayı işlemiştir. Geniş halk yığınları içine hep o "Avrat elden gidiyor!" fobisini umacılaştırmıştır.. Hikmet Kıvılcımlı - Kadın Sosyal Sınıfımız
··
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.