Haziran gelmiş bu mevsimi nasıl avutabilirsin
Küskünlükler elbette ilk kahvaltı sofrasını kuran eller
Solgun nefeslerini saklanmış yorgun adımlar
Beraber otursak belki bir iki yudum
Belki bir iki yudum belki bir iki yudum seninle
Konuşamadığımız şeyler de kalsın mı anılar defterinde
Eğince başını önüne
Üzgünlün koymuş oluyorsun tüm bunların adını
Seninle ikimiz bir yere gitmeyecekken son kez
İki yabancı gibi yürümüşken sokaklarda
Haziranın gelmesi
Öyleyse niçin bu geç kalmışlık hissi
İnsan yaşıyor bazen imtihan bilerek dünya hayatını
İhtimal diyerek bekliyor bir başka haziran bir başka acı.