Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

344 syf.
7/10 puan verdi
·
11 günde okudu
19. Yüzyılda Bir Aile Cinayeti Kitap İncelemesi ve Yorumu
“Annemi, kız kardeşimi, erkek kardeşimi katleden ben, Pierre Riviére.” Kitabı bir katilin ağzından gerçekleşen bir cinayet romanı sanarak okuma listeme eklemiştim. Ama ne yazık ki beklentilerimi karşılamadı. Foucault bu kitabından işlenen cinayet psikolojik ve hukuksal yönlerine değinmiş. Katil psikolojisini anlamaya yoğunlaşmış. Tüm kitap boyunca gerek adli belgeler gerek psikolojik raporlarla çeşitli görüşlerden bahsetmiştir. Riviére, Haziran 1835’te babasını annesi ve kız kardeşi yüzünden girdiği buhrandan kurtarmak için annesini, kız kardeşini ve erkek kardeşini bir balta ile katlediyor. Yargılanması sırasında karar verme yetkilisi jürilerin yarısı idam kararının infazını istiyor, diğer yarısı ise istemiyor. Aynı şekilde, Riviére’in akli dengesinin yerinde olmadığını, deli olduğunu savunan ve savunmayan doktorlar da ikiye bölünmüş durumda. Böyle olmasının nedeni tanıklar ışığında ve işlediği cinayet ve sonrasındaki bir aylık aranma sürecinde Riviére’in sergilemiş olduğu davranışlar. Örneğin, hayvanları kendisinin yaptığı aletle ağaçlara boğazlarından saplayarak ölümlerini izlemek gibi, kendi kendine bağırarak konuşması, kimi zaman da kahkahalarla gülmesi, kadınlardan olabildiğince kaçması, şeytanları gördüğünden bahsetmesi gibi çeşitli sebepler yüzünden cinayetin tanıkları tarafından deli, budala, akli dengesi yerinde olmayan biri olarak görülüyor. Diğer bir taraftan Riviére’in ikinci sorgusundan sonra ondan suçunu detaylı bir şekilde yazması isteniyor. Riviére de 71 sayfalık detaylı bir hatırat yazıyor. Bu hatıratında çocukluğundan cinayeti işlediği zamana kadarki yaşadıklarını en detaylı şekilde anlatıyor. Annesinden neden nefret ettiğini, annesinin babasına çektirdiği zulümleri, acıları, hepsinden bahsediyor. Riviére babası ile annesinin evlendiği dönemin koşullarında babasının askere gitmesini engellemek amacıyla dünyaya getirilmiş bir çocuk. Kitapta bu durumdan “Riviére babasının askerden kaçması için peydahlanmış bir çocuktu.” diye bahseder. Doğduğu günden gençlik dönemine kadar hiçbir şekilde annesi tarafından duygusal ihtiyaçları karşılanmamış, babası da annesinin başına açtığı belalarla uğraşırken Riviére’i neredeyse tamamen unutmuş, sevilmemiş, kendi kendine büyümüş bir çocuktur. Yalnızlığı sever, kimseyi yanına yaklaştırmak istemez. Çünkü bebekliğinden beri hep yalnız kalmıştır. Etrafında insanların olduğunu fark edince bilinçli olarak garip hareketler yapmaktadır. Hem ilgi çekmek, hem de insanları kendisinden uzak tutmak için. Bana kalırsa, Riviére çok güzel deli rolü yapan bir üstün zekalıydı. Cinayeti aylarca planlamış, neredeyse kimseye belli etmemeyi başarmış, hatta cinayeti işledikten sonra yakalandığı zamanki ilk sorgusunda da cinayeti Tanrı’nın meleklerinin ona emrettiğini söyleyerek bu “deli rolü”nü sürdürmüştür. Hem ustaca deli rolü yapıp, hem de buna çevresindeki herkesi inandırmak üstün bir yetenek bana göre. Çocukluk döneminin ne kadar önemli olduğu tüm psikiyatrist ve psikologlar tarafından vurgulanmaktadır. Artık günümüzde daha fazla insan bu konuda bilinçlenmektedir. Çocukluğu annesinden fiziksel ve duygusal bir ayrılıkla, orada burada savrularak geçen bir çocuğun gençliğinin ve psikolojisinin mükemmel olmasını kimse bekleyemezdi elbette. Hatıratını okumayı bitirdiğimde “E tabii, çocukluğunda bunca psikolojik hasar varken, başka ne olabilirdi ki?” demiştim. Riviére’in idam cezası kral tarafından hafifleştirilerek müebbet hapis cezasına çevriliyor. Tabii bu durum Riviére için bir şeyi değiştirmiyor. Kendisini yaşayan bir ölü olarak görmektedir artık. Bir an önce ölmeyi dilemektedir. Hapishaneye sevkinden yaklaşık iki yıl sonra da hapishanede kendini asarak intihar eder. Kitap hem dönemin Fransa’sını, siyasetini, toplumunu, görüşlerini, bunların insanlar üzerindeki etkilerini anlatmak açısından çok detaylı ve anlamlı bir kitap. Bazı noktalarda çeviriler çok fazla gözüme batıyordu. Bazı kelimeler hayatım boyunca hiç duymadığım kelimelerdi. Ek olarak, Foucault adli ve tıbbi belgelere de bolca ver verdiğinden çokça hukuksal ve tıbbi terim bulunmakta kitapta. Bu da anlamamı oldukça zorlaştırdı kitabı. Okurken bu yüzden bir türlü zevk alamadım. Tek sevdiğim yeri Riviére’in hatıratı kısmı idi… Yine de 344 sayfalık bir kitabı okuyacak vaktiniz ve hukuk ve tıp alanındaki terimler hakkında bilginiz varsa okuyun derim. Başarılı bir eser, ama bana göre değildi. Bir sonraki incelemede görüşmek üzere!
Bir Aile Cinayeti
Bir Aile CinayetiErdoğan Yıldırım · Ayrıntı Yayınları · 2012317 okunma
·
222 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.