Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

884 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Ömer Seyfettin’in Nev-Yunanîlik Yorumu: Boykotaj Düşmanı
Nev-Yunanilik, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Yahya Kemal Beyatlı´nın 1912 yılında Batılı bir edebiyat grubu oluşturmaları sonucunda ortaya çıkan bir faaliyettir. Yahya Kemal Beyatlı, Türkiye´ye döndükten sonra öz şiire ulaşmak için Batılı edebiyatçılardan öğrendiği bir anlayışı şiirimize kazandırmak istemektedir. Bu yeni şiir için Eski Yunan medeniyetini klasik temellerden biri olarak esas almaktadır. Bu temelin seçilmesinde Anadolu´da yaşayan Türklerin Akdeniz Havzası medeniyetinden olduklarını ispat etme düşüncesi de vardır. Yahya Kemal Beyatlı ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu, benimsemiş oldukları bu eğilime Eski Akdeniz uygarlığıyla ilgili olduğu için Nev-Yunanilik ismini layık görmüşlerdir. Bu eğilimin ilk örnekleri ise Yahya Kemal Beyatlı´nın “ Sicilya Kızları” ve “ Biblos Kadınları” adlı şiirleri, Yakup Kadri Karaosmanoğlu´nun “ Siyah Saçlı Yabancı ve Berrak Gözlü Genç Kızın Sözleri” başlıklı yazısı olarak bilinmektedir. Bakıldığı zaman bu akım çok bir gelişme gösterememiş ve pek benimsenmemiştir. Ömer Seyfettin ise bu akıma olan karşı görüşünü belirtmek amacıyla ilk olarak dergisinde “ Yeni Lisan: Vatan Çocuklarına “ adlı yazısında Türkçülüğün en büyük savunmalarından birini yapmaktadır. Ömer Seyfettin bunun ile sınırlı kalmamış ve Yahya Kemal Beyatlı ile Yakup Kadri Karaosmanoğlu´nu resmen Yunan koruyucuları olarak kabul etmektedir. Ömer Seyfettin, yapmış olduğu bu eleştirilerle sınırlı kalmamış ve daha önemli ve daha büyük eleştirileri bulunmaktadır. Ömer Seyfettin bu konuda en büyük eleştirisini ise “ Boykotaj Düşmanı “ adlı hikayesini yapmıştır. Ömer Seyfettin`in Yakup Kadri Karaosmanoğlu ile özdeştirdiği Mahmud Yusri adlı karakterin kendisini Türkçe konuşan bir Rum olarak görmesi ve hem çalışmalarını hem de yaşayış tarzını buna göre ayarlayan biri olarak anlatmaktadır. Yunan olmanın kibar, edebi ve fen´li olduğunu düşünmektedir. Mahmud Yusri, alışveriş, eğlence ve gezmelerini yine Rum arkadaşları ve Türk düşmanı arkadaşları ile yapmaktadır. Mahmud Yusri`yi sinirlendiren en büyük mevzu ise Rum hizmetçisinin ona vermiş olduğu bir kitapta yazanlar olmuştur. Kitapta : “ Ey Türkler ! Paralarınızı yerli Yunanlılara vermeyin. Yunan donanmasının dörtte üçünün Türk parası ile yapıldığını yine onlar söylüyorlar. Kardeşlerinizle, Türklerle alışveriş edin Yoksa mahvolacağız, açlıktan öleceğiz ezan yerine camilerde çanlar uluyacak. Uyanın, uyanın…” deniliyor ve Türk halkı resmen boykotaja çağırılıyordu. Bu duruma sinirlenen Mahmud Yusri, soluğu hemen mahallenin polis komiserinin yanında alır. Memur onu gazetecilik ile uğraştığını öğrendikten sonra “ Sizin burada işiniz yok” diyerek onu kovmaktan beter eder. Bu durumda daha çok çileden çıkar. Türklüğün ve Yunan´ı inkar etmenin “barbarlık” olduğunu düşünen Mahmud Yusri, Avrupa´nın yardım etmesini ve İstanbul´u Bizans dönemindeki ihtişamlı günlerine geri döndürmek için mücadele etmesini istemektedir. Avrupa´nın uyuduğunu düşünmekten kendini alıkoyamaz. Gelişen bu durumlar onun daha çok sinirlenmesine sebep olur ve boykotaj Türklerin karşısında durmak için Herkül´ün esatiri kuvvetini ister. Ancak şimdilik bunun sırası olmadığını ve kendisi gibi “ neobyzantin” arkadaşları ile Acemce ve Arapça kelimeler ve terkipler ile bir Bizans, Yunan edebiyatını yapmaya çalışmaktaydılar. Şiirlerinde hep Yunan hayranlığını bahsetmiş ve Yunanların tarihini ve geleneklerini mevzu olarak kullanıyorlar ama yaptıkları tepki görmesin diye farklı bir ad takıp üstünü şimdilik örtüyorlardı. Bu mevzuya kafasını en çok yoran ise tartışmasız Mahmud Yusri idi. Kendisini Türkçe konuşan bir Rum olarak tanımlayan ve bu şekilde yaşayan Mahmud Yusri, kafası yorgun bir Pazar günü sesini Avrupalı dostlarına duyurmak ve Türklerin yapmış olduğu Boykotajın karşısında durmak için o günün Pazar günü olduğunu unutarak gazetecilik yaptığı matbaaya doğru yönelir. Yolda dava arkadaşı Nihat ile karşılaşır. Nihat adlı bu karakter Ömer Seyfettin tarafından Yahya Kemal Beyatlı ile özdeşleştirilmiş ve bu ikiliyi özdeşleştirdiği karakterler üzerinden ağır bir şekilde eleştirmiştir. Matbaanın kapalı olduğunu Nihat´tan öğrenen Mahmud Yusri, Nihat ile birlikte Moda´ya gazinoya gider. Biralarını içerlerken akıllarına gelen bir düş onları sakinleştirir. Nihat´ın “ oturak” olarak gördüğü İstanbul´dan artık kurtulmak istemektedirler. Nihat´ın “Afrodit, Afrodit, Afrodit” nidalı şiiri Mahmud Yusri´nin hayaliyle buluşur ve Yunan hayranlığının hayranlığı ile hikaye son bulur. Ömer Seyfettin, “Boykotaj Düşmanlığı” adlı bu eserinde Nev-Yunanilik akımına büyük bir eleştiri ile yaklaşmış ve başından sonuna kadar bu akımın içinde bulunanlar her kim ise sert bir şekilde eleştirmiştir. Ömer Seyfettin kurgulamış olduğu Mahmud Yusri ve Nihat karakterleri ile Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Yahya Kemal Beyatlı´yı resmen Yunan dostu ve sempatizanı olmakla eleştirmiştir. Ömer Seyfetin´in bu akımı anlayıp yorumlamak gayretinden uzaklaşıp tam tersine bu görüşü zararlı görüp yıkmak düşüncesine dalmış ve hikayenin başından sonuna kadar bu görüşü yıkmak için büyük gayret içine girmiştir. Milli Edebiyat döneminde millilikten başka konuların işlenmemesini istemeyen Ömer Seyfettin, millilikten bahsedildiği o dönemde başka gayrı milli konular işleyen Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Yahya Kemal Beyatlı´ya böyle sert bir eleştiri yapmış ve özellikle Yahya Kemal Beyatlı´nın çok sevdiği İstanbul´a “ dolu bir oturak” olarak adlandırması ve onu İstanbul´dan uzaklaştırmak istemesi çok önemli bir detay kabul edilmektedir. Ancak Yahya Kemal´in İstanbul´dan ayrılmayı ölümden beter olarak görmesi Ömer Seyfettin´in n yıkmaya dayalı bir tavır sergilediğini bizlere açıkça göstermektedir.
Ömer Seyfettin - Hikâyeler 1
Ömer Seyfettin - Hikâyeler 1Ömer Seyfettin · Dergah Yayınları · 2020165 okunma
··
90 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.