Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bihruz Bey o güzel ekipaj'ıyla (araba) teşrif edip de Çamlıca'yı bu durum ve manzarada görünce fena endiyne (kızmak, gücenmek) oldu, fazlasıyla canı sıkıldı. Çünkü beyefendi orta set üzerinde büyük çınarın altında tek başına sandalyesine kurulup, ayağını da ayağının üzerine atacak da asil "sarışın kadın"ını öyle bekleyecek, sarışın kadının landosu uzaktan göründüğü gibi görüp görmemezliğe gelecek, sarışın kadın landosundan indikten sonra beyin bu durumuna dikkatle: "Acaba beyefendiyi beklettim de darılttım mı?" diye meraklanıp acele acele bayırdan yukarı çıkarken beyin gözüne takılacak, bey hemen yerinden fırlayıp "sarışın kadın"ın yanına gidecek, defalarca reverans'lardan sonra birlikte tepeye kadar çıkacaklar. O zaman sarışın kadın korsaj'ından pembe renkli, zarif, kokulu, ufacık bir zarf içinde bir mektup çıkaracak, Bihruz Bey'e: "Sizin mektubunuz gibi bu da sufran (acı dolu) bir yüreğin resmidir. Sizlerinki artistik bir resim olduğu için güzeldir. Bu onun yanında kabadır, rötuş'suzdur (düzeltme). Fakat pek egzak'tır (doğru), pek fidel'dir (sadık). Onun için sunmaya cesaret ediyorum." deyip mektubu beye verdikten sonra: "Resmetmeyi Paris'te mi, Londra'da mı, Viyana'da mı öğrendiniz?" diyecek. Bihruz Bey de ona cevap olarak: "Avrupa'ya gitmedim, fakat bir, iki hafta sonra Paris'e gitmek istiyorum" deyince, "sarışın kadın"ın benzi sapsarı kesilerek, bedenine titremeler gelecek, gözleri yaşararak: "Beni bu hale getirdikten sonra kendiniz Paris'e gitmeyi düşünüyorsunuz. Mademki gidecekmişsiniz, benim gibi bir zavallıyı deliye döndürüp de buralara kadar niçin getirdiniz?" yollu şikayetlere, sitemlere kalkışacak, Bihruz Bey de "Birinci rankontr'umuzdan (karşılaşma, rastlantı) beri gözlerime uyku girdiği var mı? Bir dakika sizi düşünmediğim var mı? 'Hayalimin' parkında sizden başka bir dolaşan var mı?" cümlelerini söyledikten sonra: "Paris'e gitmekten amacım yakında gerekecek olan bazı şeyleri kendim beğenip almak", kelimelerini söylerken "sarışın kadın" ikinci defa olarak tekrar sarılığa uğrayacak, o zaman beyefendi: "Evet efendim! Sizden kaçmalıyım, sizi o kadarcık bile görmemeliydim... Biliyor musunuz ki aşkınız beni harap ediyor?.. Biliyor musunuz ki ben sizi bir gün görmezsem çıldırıyorum? Mümkünü yok ben burada duramam!" dediği gibi "sarışın kadın" sanglote (hıçkıra hıçkıra) ederek ağlamaya başlayacak, bunun üzerine artık beyefendi insafa gelip hemen olduğu noktada yere çökerek aşkını ve köleliğini belirtmek için iki taraftan: -Oh! Seni nasıl seviyorum!.. Sen de beni seviyor musun?.. -Oh! Mon ador! (taptığım sevgilim) -Hayır! Yalan söylüyorsun!.. -Ben yalan söylemeyi bilmem ki... -Söyle bana gerçek yolculuk var mı? -No! No! Bin kere no! -Aklımı başımdan aldın hain! -Ya sen beni ne hale koydun? -Ben zavallı ne yaptım? -Bir daha ne zaman görüşeceğiz? -Ben bilir miyim? Tarzında artık senli benli sözler karşılıklı söylenecek, ondan sonra Bihruz Bey evlenme konusunu -Koşuyolu'nda araba sürer gibi bir hızla ortaya atmakla beraber bu konu hakkında enikonu söz edip bir dezisyon (karar) almak için "sarışın kadın"dan randevu isteyecek, "sarışın kadın biraz naz difilkülte'leri (zorluk) çıkardıktan sonra karara uyacak, bu karar üzerine aşağıya inilecek, önce bahçenin içinde bir tur yapılacak, sonra da dışarısında an vuatür (arabayla) bir, iki defa dolaşılıp ayrılarak arabalara binilecekti. O kadar kalabalık içinde bunlar nasıl yapılacak? İşte beyin gelir gelmez gözüne çarpan kalabalığa canı bundan dolayı sıkılmıştı.
Sayfa 110Kitabı okudu
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.