Gönderi

115 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Edebiyatımızda ilk psikolojik roman olan Eylül'ün yazarı Mehmet Rauf'un bir diğer psikolojik romanı; Böğürtlen. Yazarın 1926'da yayımladığı bu romanı, öteki romanlarının çoğu gibi aşk konusunu ele alır. Büyükada'da bir köşke konuk olan Pertev, burada tanıştığı Müjgan adlı kıza ilgi duyar; ilgisi kısa sürede aşka dönüşür. Ancak karşılıksız bir aşktır bu. Müjgan içine kapanık, çevresiyle uyum sağlayamayan ve aşırı kötümserliğini aşkı hor görecek ölçüde genelleştiren bir kızdır. Roman da ismini buradan alır; Pertev Müjgan'ı bir böğürtlene benzetir. Bu benzetme şöyledir: "Özenle toplanıp, törenle sofrada sunulan turfanda çileğe, ben böğürtleni tercih ederim. Evet, çilek daha parlaktır, daha gösterişlidir, ama ne yapayım ki pek boldur, istenirse yetiştirilir. Oysa bir çitin en uzak bir köşesinde yetişmiş nazlı, gururlu, yüksek bir böğürtleni düşününüz. İşte, Müjgan Hanım'ın kişiliğini ben böyle tanımlıyorum." (sayfa 38) Anlaşılacağı gibi Böğürtlen'in konusunda, kurulan olay örgüsünde pek de ilgi çekici bir yan yoktur. Ancak Eylül'den de bildiğimiz gibi onun yapıtlarında olaylar değil durumlar ve psikolojik tahliller ön plandadır. Böğürtlen'de de karakterlerin kişilik özellikleri ve duygu durumları en ince ayrıntısına kadar tahlil edilmiştir. Bu bakımdan Mehmet Rauf'un anlatımı çok akıcı olmasa da yaptığı psikolojik tahlillerle sayfalar doldurabiliyor ve bu bölümler okura huzur veriyor. Bu yüzden ben kitabı nasıl bitirdiğimi anlamadım bile. Bir süredir hep olay odaklı kitaplar okuduğumu fark ettim. Uzun zaman sonra Mehmet Rauf okumak güzel hissettirdi ve dinginlik verdi bana.
Böğürtlen
BöğürtlenMehmet Rauf · Bordo Siyah Yayınları · 20121,293 okunma
··
38 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.