Kıbrıs'ta geçen hikayede Salih'in görmeden sevdiği kendine denk bildiği Kamelya'ya olan aşkını çok güzel ve duygu dolu satırlarla anlatmış yazarımız. Ayrıca Kıbrıs Barış Harekatı öncesi yavru vatanda meydana gelen karışıklıklar, savaşın parçaladığı hayatlar ve ayrıştırılan insanlar kitaba toplumsal bir hava katmış. Dönem kitaplarının en sevdiğim yanı da bu; okurken öğrenmek... Ayrıca yazarımızın edebiyatla harmanlanmış, yer yer eski kelimelerin bulunduğu, akip giden naif anlatımını çok sevdim. Sonunda bilinmeyen eski Türkçe kelimelerin bulunduğu bir sözlükte var. Salih'in ailesi hariç, karşılaştığı tüm insanların iyiliksever olması ümit veren bir detaydı. Hikayenin sonu öyle bir bağlanıyor ki, "Ahhh, Salih!..." demekten kendimi alamadım. Beni her anlamda kederlere salan ama canevimden de vuran bir kitap oldu. Yazarın edebiyata olan halimiyeti mükemmeldi. Güzel bir dönem hikâyesi okumak isteyenlere şiddetle tavsiye ederim...