Hayatım boyunca beni bu denli etkileyen ve içimi ısıtan bir kitap okumadım sanırım. Her sayfada içim kıpır kıpırdı ve çoğu cümlesi kalbimi sızlattı. Sizin için şöyle tanımlayabilirim sanırım hissettiklerimi: Bu kitap bir içecek olsaydı, sıcacık bir sütlü kahve olurdu. Bir mevsim olsaydı kesinlikle sonbahar olurdu. Benim için yağmur damlası olurdu, yağmurdan sonraki toprak kokusu olurdu...
Dört tane bitki tohumunun arkadaşlığını ve onları eken küçük bir çocuğun hayatını okuyoruz kitapta. İçindeki mesajlar, diyaloglar o kadar sağlamdı ki. Allahım her cümlenin mi altı dolu olur! Özgünlükse özgünlük, duygusallıksa duygusallık. Bayıldım ben :')