Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Türklerde felsefe
İri gövdeli Yamtar karnı doymadığı için felsefeye başladığını ona açıkça söylemiş, felsefe yolu ile açlığın tokluğa çevrileceğini umduğu için bu işe giriştiğini saklamamıştı. Şen-ma açlığın da tokluğun da bizim birer kuruntumuz olduğunu ona anlatmaya çalışacak, böylelikle Yamtarı kazanacaku. Yamtarın iri yarı, güçlü kuvvetli olması da iyi idi. Çünkü iyi bir filozof olursa dağ, taş gezip düşüncelerini yayarken yorulmaz, yorgunluklara, güçlüklere katlanabilirdi,. Yamtar'da bir değişiklik olduğunu Gök Börü de anlıyordu. Şimdi Gök Börüye verilen yemek daha çoktu. Bunun niçin böyle olduğunu düşünmüş, bir gün durup dururken: - Yamtar bizim azığımız mı çoğaldı? diye sorup hayır cevabın alınca: cevabını alınca: - Öyleyse sen az yemek yiyorsun! diye kesin bir son çıkarmıştı. Doğru idi. Az yemek yiyor, kendi üleşinin yani Gök Börü ile çocuklara veriyordu. Yamtar, Gök Türk beği olduğu için yalan söylemezdi: - Evet, dedi, yiyeceğimin yarısını üçünüze üleştiriyorum. Gök Börü buna karşı koydu: - Olmaz! Sonra açlıktan ölürsün. - Ben acıkmam. - Acıkmaz mısın? Gök Börü bu sözleri büyük bir şaşkınlıkla söylemişti. Çünkü Yamtar deyince akla ilk gelen düşünce acıkmak, doymamak, çok yemek oluyordu. Bütün dirliğinde hemen hemen her gününü yarı aç geçirmiş olan Yamtarın şimdi "Ben acıkmam" demesi, elbette şaşılacak işti. Arkadaşının sorusuna yine acıkmam diye cevap verince Gök Börü'nün içine kuşku düştü. Bir adım atarak Yamtarı tuttu. Elini onun omuzundan koluna doğru indirerek -Acıkmaz mısın? Yoksa sen Yamtar değil misin? diyesordu. -Yamtarım. -Yamtar olursun da acıkmaz olur musun? - Acıkmam. -Nasıl olur be? - Ben artık filozof oldum. Gök Börü kendi büyük derdi ve yarına ait düşünceleri arasında Çinli Şen-ma ile olan ilk konuşmayı, hatta Şen ma'nın kendisini bile unutmuştu. Az yemek yiyen andası, aakmadığını, çünkü filozof olduğunu söyleyince bunu bir hastalık sandı: - Sayrı mısın? Neren ağrıyor? Yamtar da bu saynlığın nerden kondurulduğunu anlamamıştı. -Bir yerimin ağrıdığı yok. -- Yok mu? Olduğunu söylediğin o zırıltı, bir çeşit sayrılık değil mi? -Filozofluk mu? - Evet! - Ha... O sayrılık değil. -Ya nedir? -O mu? O büyük bir iş. Gök Börü bir şey anlamayarak sordu: - Yamtar! Sende bir başkalık seziyorum. Şu filozofluk nedir, her ne ise bana anlat da bileyim. - Filozofluk derin düşünmektir. Her kişinin bilemediği bilgileri bilmektir. -Filozof olan kişi acıkmaz mı? -Acıkmaz. -Neden? -Neden mi? Çünkü toklukla açlığın farkı yoktur. -Ne? -Öyle değil. Yanlış söyledim. Çünkü açlık kişinin kendi kuruntusudur. - Evet! Kişi kendisini çok aç sanar. Çok yer. Halbuki az yese de olur. - Sonra? -Sevinmek, yerinmek boştur. -Ya!... Neden? - Çünkü yeryüzünde ne sevinecek, ne de yerinecek olay yoktur. -Yoksa, neden kimine sevinip kimine yeriniyoruz? - Kuruntu.. - Vay canına... Yamtar övünmeye başladı: - Yalnız bu kadar değil. Daha neler var, neler! - Neler var? - Ölüm yok. - Ama herkes ölüyor. - Onlar ölmüyor - Ya ne oluyor? - Biçim değiştiriyor. Gök Börü sustu. Uzun zaman düşündü. Her zamanki öfkeli sesine hiç benzemeyen yumuşak bir sesle: - Anlıyorum. Bu filozofluk, kişinin başından usunu alan bilinmedik bir sayrılık olacak, dedi. Sonra, filozofluğunu anlatamadığı için sıkılan Yamtar'a acıyarak sözünü bitirdi: - Anda! Utacıya git.
··
93 görüntüleme
elif okurunun profil resmi
Hayatımda yapıp yapacağım en uzun alıntı olabilir. Seviliyorsun Yamtar... 🌸 "Filozof Yamtar" diye başlığı görünce kahkaha attım neredeyse. 😊
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.