Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Oğuz Kağan Destanı:Kim Bu Oğuz Han?
Yiğitlerden bir yiğit, zeki bir idareci, cesur bir asker, Türkiye Türklerinin atası; Oğuz Kağan’ın, destanlara konu olan yaşamını sizin için irdeledim. Şaka şaka… bize okulda öğrettiler. Ben de aklımda kalanları –elbette sağlam kaynaklar eşliğinde- sizinle paylaşmaya devam ediyorum. Oğuz Kağan Destanı’nın bilinen iki versiyonu var. Biri Uygur Türklerinin versiyonu biri de İslam olmuş versiyonu. Uygur versiyonu Fransız Milli Kütüphanesindedir. İslam olmuş versiyonu ise İlhanlı tarihçisi Reşiddettin tarafından kaleme alınmıştır. Uygur versiyonunda daha çok Türk kültürü ve gelenekleri yer almaktadır. Reşidettin tarafından kaleme alınan versiyonunda ise destan aklileştirilmiştir. Bu destanda anlatılmak istenen şey asırlardır Türk milletinin bilinçaltına da yerleşmiş Türk Cihan Hakimiyeti fikrinden başka bir şey değildir aslında. Nitekim Bahattin Ögel’e göre Oğuz Han bir şahsiyet değil bir kavim adıdır. Dikkat edilmesi gereken şey Oğuz Atanın vasiyeti ve gösterdiği yoldur. Çünkü o; toyda hükümdar seçilince “Güneş bayrağımız, yeryüzü otağımızdır” diyerek dünyanın fethini işaret etmiştir. Zira eski Türkler yataklarında yaşlılıktan ölmeyi utanç sebebi sayarlardı. Atalarımıza göre en şerefli ölüm, at üzerinde savaşırken ölmekmiş. Soydur çeker diyeceğim ama üstüne alan var mı? Destana göre Oğuz-Han daha doğar doğmaz doğaüstü özellikler gösteren biridir. Bebekken konuşur, vücudu hayvansı özellikler gösterir, herkesi kendine hayran bırakır. Kırk gün içinde büyür ve yürümeye başlar. Erginlik çağına gelince tek bir tanrıya tapmaya başlar. Bu yüzden puta tapan babası ve amcaları ile çatışır ve sonunda kazanır. Kendi ilinde Türk birliğini sağladıktan sonra görülmemiş bir biçimde dünya fethine çıkar. Çünkü Oğuz-Han, tüm dünyanın tek hükümdarıdır. Ayrıca burada Oğuz’un doğumu, çocukluğu, yetişmesi, devlete musallat olan bir canavarla savaşması ve iki hatunu ile evlenmesi anlatılır. İlk hatunu gökten bir ışık demeti ile iner. Bu hatun karanlıkta ortaya çıkan aydınlığı yani bilgeliği temsil eder. Bu hatun Bozokların anasıdır. İkinci hatununu ise Oğuz Han bir ağaç kovuğunda bulur. Bu da Üçokların anasıdır. Türk destanlarında ağaç sığınak ve devleti sembolize eder. Rivayete göre, Oğuz bir rüya görmüştür. “bir altın yay, üç gümüş ok. Yay, güneşin battığı yerden doğduğu yere kadar uzamaktadır..” rüyayı yorumlayan bilge kişi Uluğ Türk , Oğuz Han’a “Gök-Tanrı dünyayı sana bağışladı.” demiştir. Böylece Oğuz Han gökten bir ışık demeti ile inen Bozkurt önderliğinde dünyayı fethe çıkmış ve ölürken Gök-Tanrı’ya borcumu ödedim diyerek ülkesini oğulları Gün, Ay, Yıldız ve Gök, Dağ, Deniz arasında paylaştırmıştır. Böylece herkesin malumu olan Bozoklar ve Üçoklar ortaya çıkmıştır. Oğuz Han bin yıl yaşar. Bozoklardan Gün-Han babasının ölümünden sonra yerine geçer. Bozokların ve Üçokların yerlerini bilge vezir Irkıl Hoca ile tayin eder. Oğuz’un kutlu yirmi dört boyu böylece yayılır çoğalır. Yazarınızın da söyleyeceği sözü biter. Ben Oğuz’un Üçok kolunun Çepni boyundanım arkadaşlar. Peki ya sizler? Bizimle paylaşır mısınız? Okuduğunuz için teşekkür ederim. Yeni yazılarda görüşmek dileğiyle. KAYNAKÇA -Salim Koca, Türk Kültürünün Temelleri, Berikan Yayınları. -İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Ötüken Yayınları. -Faruk Sümer, Oğuzlara ait Destani Mahiyette Eserler, Ankara.edu.tr.
·
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.