إزْداد يزْداد Artmak
ذاد يزيد Artmak, artırmak
يزداد من خطَر الإصابة بسرطان الجلد.[×]
Cilt kanserine yakalanma riskini ARTIYOR.[×]
يَزيد من خطر الإصابة بسرطان الجِلد.
Cilt kanserine yakalanma riskini ARTIRIYOR.
أكْثر من = زَاد من ÇoğalTmak,artırmak
إزداد=كثُرَ artmak, çoğalmak
تسلم=تلقى=يتلقّى
رغم جهودنا، لم نتلقَّ ردٍّ رسميا من السلطات.
Çabalarımıza rağmen yetkililerden resmi bir yanıt alamadık.
اِصْطادَ(صاد)= قَنَصَ
bşi avlamak, yakalamak,avlanmak, ava gitmek
يقول مثل صيني قديم: بدل أن تعطيني سمكة علمني كيف اصطاد.
Kadim bir Çin atasözü der ki: Bana balık tutmak yerine nasıl avlanacağımı öğret.
أنجز=أدَّى= قيام ب
bşi yapmak, yerine getirmek, ifa etmek, başarmak
كافح: جادل: ناضل
mücadele etmek, savaşmak, boğuşmak, uğraşmak
أثبتت دراسة طبية جديدة أنّ ممارسة التمارين بانتظام تكافح الاكتئاب.
Yeni bir tıbbi araştırma, düzenli egzersiz yapmanın stresi ortadan kaldırdığını kanıtladı.
قَلَبَ يقْلِبُ قلباً
(Ters) çevirmek, altını üstüne getirmek,döndürmek
إنّ مثلَ القلب كمثلِ ريشَةً تَقْلِبُها الريح ظهرا ليطن و بطنا لظهر.
Kalp, bir rüzgarın tepetaklak ettiği tüyden farksızdır.
هَوَّنَ, يُهَوِّنُ, تَهْوِينًا, مُهَوِّن, مُهَوَّن
Kolaylaştırmak, küçük / basit / önemsiz görmek, küçümsemek, kolay duruma getirmek, önemsememek
شَحَذَ
bilemek
شحذ أذهانهم
Zihinlerini biliyor, zihinleri daha zeki yapıyor
اِعْتَرَى يَعْتَرِي
başına gelmek, gelip bulmak, gelip çatmak, musallat olmak
كثيرا ما يعتريني فقدان الذاكرة في هذه الأيام
Bu günlerde sık sık hafıza kaybı yaşıyorum
اِسْتَفْحَلَ
Normalde büyümek,daha büyük olmak, gittikçe büyümek anlamında kullanılır.
استفحل الشر / استفحل المرض/ الوضع مستفحل
Olumsuz cümlelerde "Kötüleşmek" anlamına gelir.
استفحل الوضع نتيجة للحصار الذي مازالت تفرضه الولايات المتحدة.
Abd'nin devam eden ambargosu yüzünden durum kötüleşti.
في الأيام الماضية استفحل الوضع بصورة مفاجئة في منطقة الحدود بين دولتين.
Geçtiğimiz birkaç gün içinde, durum ili ülke arasındaki sınır bölgesinde aniden kötüleşti.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.