O uyurken ölüyor sandık, Ve ölürken uyuduğunu... ... Sonra güzel kadının güzel gözleri açıldı, aşkla baktı, dudaklarını bir öpücük için sundu, adam zayıftı. Vampir saflarına bir kurban daha katıldı; Ölümden Dönmüşler'in korkunç ordusu bir kişi daha arttı... ... Hayat kandır... ... Türü sevenler olarak sayısız vampir kitabı okuyup, filmini izlemişizdir muhtemelen. Ama vampir mitinin temelini oluşturan bu eser farklı. Sadece yazıldığı dönem farkı değil anlatmak istediğim. Gerek tarzı, gerek kötülüğe karşı verilen mücadele, gerek alt metine sıkıştırılan mesajlar, gerekse okuyucuya yaşattığı hissiyat... Ölümsüz bir aşkı işlediği gerçeğini de unutmamak lazım. Kitap boyunca her bir karakterin elinden çıkan günlük, mektup ve farklı kayıtların oluşturduğu belgeleri okuyoruz. Karışıklık yaşanmayacak şekilde, olayların gelişme sürecine göre sıralanmış olduğu için zorlu bir okuma olmasa da, bir sonraki karakter boşlukları dolduruncaya kadar sizin varsayımlarınız ön planda oluyor. Eleştirebileceğim tek nokta; söz konusu olan mektuplar arasına serpiştirilmiş, rahatsızlık uyandırabilecek, yazıldığı döneme göre süsü değişen ama özünde aynı olan erkeklerin kadınlardan üstünlüğüyle alakalı cümlelerin mevcut olması. Rahatsızlığı nedeniyle yolculuk yapamayan Bay Hawkins'in vekili olan Hukukçu Jonathan Hanker'ın, Kont Dracula'nın Transilvanya'daki şatosuna yaptığı yolculukla başlıyor herşey. Sonrasında, sevenlerin elinden bırakamayacağı, bitmeyen bir gerilim esir alıyor sizi. Benim için korku içerdiğini söyleyemem ama yaşattığı gizem ve gerilim tam istediğim gibiydi. Kitabın hemen ardından filmini de izledim. Yaklaşımınızı değiştirebilecek, beklemediğim köklü değişiklikler mevcut. Kitap mı? Film mi? derseniz, tabi ki kitap derim... Keyifli okumalarınız daim olsun... Kitapla kalın...

DraculaBram Stoker · İthaki Yayınları · 20184,058 okunma

·

17 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

İlknur Hellaçoğlu