Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

127 syf.
8/10 puan verdi
...yuvamıza dönelim
Toni Morrison ismi bende her zaman bir gerginlik yaratmıştır. Çünkü kitaplarını anlama konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyorum. Kesinlikle kolay okunan bir yazar olmadığını söyleyebilirim. Dilimize en son çevrilen bu kısacık kitabı bile bir istisna değil. Üstelik bu kitabını nispeten daha zor bulduğumu söyleyebilirim. Çünkü kitabı okurken okurun zihninde net bir olay örgüsü canlanmıyor. Zaman ve mekânda kaymalar ve sıçramalardan dolayı okur ne okuduğunu anlamlandırmakta ciddi sorunlar yaşıyor. Son derece sakin bir kafayla okunması gereken bir kitap. Barındırdığı tüm zorluklara rağmen bu kitabını ilginç bir şekilde sevdim ve yazarı tanımak adına önerebilirim. Bu kitap yazardan okuduğum 10. kitap ve bundan dolayı şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu kitapta karşılaşacağınız konular ve anlatım teknikleri diğer tüm kitaplarında var. Yani bu kitap size yazarın tüm kitapları hakkında genel bir fikir verebilir. Hikâyede iki anlatıcı var: Bunlardan bir tanesi kitapta başlangıcı ve kapanışı yapan, birinci tekil ağızdan konuşan Frank Money. Frank bu anlatılarda kendi hikâyesinden ve anılarından bahseder. Anılar kitap boyunca çok önemli yer tutuyor. Kahramanımız anıların tuzağında gibidir, çünkü savaşa ve çocukluğuna dair anılar hiç de güzel değildir. Frank’in italik yazılmış anlatıları, kim olduğunu bilmediğimiz üçüncü tekil ağızdan konuşan diğer anlatıcıyla sürekli çelişir. Bu kişi tüm hikâyeyi biliyor gibi bir izlenimle hikâyeyi aktarır ve kitabın büyük çoğunluğunda onun sesini duyarız. Gerçeklik konusunda ikisinin görüşleri farklıdır. Aynı hikâyeyi farklı şekilde görürler. Biri daha olumlu, diğeri daha olumsuz. Hikâyenin tarihsel arka planına baktığımızda karşımıza üç önemli başlık çıkıyor: Irkçılık, Kore Savaşı ve Soy Islahı. Bu üç önemli tema üzerinde yazar özellikle duruyor. Irkçılık teması yazarın her kitabında olduğu gibi burada da geniş yer buluyor. Irkçılık aslında yazarın her kitabında demirbaş bir temadır. Kitabın kahramanları da her zamanki gibi siyahilerdir. Kitapta ırkçılıkla ilgili pek çok örnek var. Bunlardan bir tanesinde Frank ve kardeşi küçükken beyazların siyahi birine yatıkları işkenceye tanık olurlar ve bu anı çocuklukları boyunca onların peşini bırakmaz. Irkçılığın bir başka örneği de Frank’in kız arkadaşının parası olmasına rağmen bir ev satın alamaması. Siyahiler manevi olarak beyaz bir toplumda aitlik hissini yaşayamadıkları gibi, kendilerine ait fiziksel bir yuvaya da sahip olamazlar. Kore Savaşı’ndan sonra başkan Eisenhower’ın yeni bir ekonomik sistem getirmesiyle Amerikan toplumu neredeyse her alanda hiç görülmedik bir sıçrama yaşadı. Özellikle ekonomik alanda insanlar oldukça avantajlı konuma geçtiler. Ancak refah içindeki bu toplumda herkes beyazlar kadar ayrıcalıklı olamadı. Siyahilerin durumunda bir değişiklik yaşanmadı. Fakirlik, eğitimsizlik, kötü yaşam koşulları siyahilerin boynuna geçirilmiş bir kelepçe olarak kaldı. Kitapta da bunun örneklerini fazlasıyla görüyoruz. 1950’lerde Amerika’da beyaz olmak varmış! Romanda aynı zamanda 1950’lere Afro-Amerikan insanlar üzerinde ırk ıslahı adı altında yapılan bilimsel deneyleri de görüyoruz. Irk ıslahı hareketi 1950’lerde oldukça yaygın bir akımdı. Bu felsefeye göre bir etnik yapıyı güçlendirmek için diğerini zayıflatmak gerekiyordu. Bu, o yıllarda siyahi nüfusu bilimsel araştırma kisvesi altında manipüle etmek anlamına geliyordu. Dr. Beauregard siyahi kadınlar üzerinde deneyler yaparak onların rahimleri çıkartıp, özellikle beyazlarla üremelerine engel olmaya çalışmaktadır. Dr. Beauregard’ın son kurbanı da Frank’in kardeşi Cee’dir. Ev denince aklımıza ait olduğumuz bir yer ya da bir insan gelir. Ev bir anlamda bağlanma ve kabul ediliştir. Kitabın başından sonuna kadar bu ev kavramı çeşitli şekillerde sorgulanıyor. Frank mesela çocukluğundan beri Lotus denilen yerden kurtulmak ister, orada bir geleceğinin olamayacağına inanır. Bundan dolayı daha iyi bir gelecek için orduya katılır ancak savaştan sonra artık hiçbir yerin kendisi için ev olamayacağını anlar. Amerika’nın onun evi olmadığını fark eder, çünkü hala ırk ayrımı devam etmektir. Her şey yine eskisi gibidir. Değişen hiçbir şey yoktur. Frank geçmişiyle ve savaş sonrası travmayla yüzleşmek ve mücadele etmek zorundadır. Bunlarla baş etmesi gerektiği gibi aitlik duygusuyla da baş etmek zorundadır. Kime ve nereye aittir? Asıl sorun budur. Normal bir iş bulamaz, tek geçim kaynağı ordudan aldığı paradır. Zamanını ve parasını içerek tüketir. Lily ile tanışması onun için bir kurtuluş olur, onun için tek ev kız arkadaşının yanıdır. Kitabın başında Kore Savaşı gazisi, Afro-Amerikan Frank Money’i bir akıl hastanesinde buluruz. Nerede olduğu, oraya neden gittiği onun için tam bir bilmecedir. Kız kardeşinin yardım çağrısını alır almaz, hastaneden firar etmesiyle Frank’in hem fiziksel hem zihinsel yolculuğu başlar. Kendini kara kışta yalınayak sokakta bulur. Kız kardeşini kurtarmak için Georgia’ya doğru yola düşer. Bu yolculuk sırasında çeşitli kişilerin yardımını görürken bir yandan da travmatik savaş anılarını bastırmaya çalışır. Yolculuğu boyunca Frank’i en çok rahatsız eden anılar Lotus’taki ergenlik yılları, savaşa katılmakla duyduğu heyecan, en yakın arkadaşları Mike ve Stuff’ın korkunç ölümleri ve bir Koreli kızın yüzünden vurulması. Hikâyenin sonuna doğru Koreli kızı yüzünden vuranın Frank olduğunu kendi itirafından öğreniyoruz. Kitabın sonlarında Frank ve kız kardeşinin birbirlerinin iyileşmelerine yardım ettiklerini görüyoruz. Abi kardeş arasındaki bağlılık ve Lotus’taki siyahi toplumla olan ilişkileri sayesinde geçmişleriyle yüzleşiyorlar ve bu yükün altından kalkıyorlar. Orada uzun uzun durdum, o ağaca baktım. Öyle güçlü görünüyordu ki Öyle güzel. Tam ortasından yaralanmış Ama canlı ve sağlıklı. Cee, omzuma dokundu Hafifçe. Frank? Evet? Hadi, ağabey. Eve, yuvamıza dönelim.
Yuva
YuvaToni Morrison · Sel Yayıncılık · 2021199 okunma
·
473 görüntüleme
Atticus okurunun profil resmi
Bu eseri bende okudum,sizin incelemeleriniz sayesinde eserleri daha iyi anlıyorum.incelemeleriniz biz meraklı okuyucular için bir rehberdir.Tesekkürler,emeğinize sağlık
N okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, incelemelerimin bu şekilde değer görmesi benim açımdan mutluluk verici.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.