Özgürleşmek için Yuva'dan uçan ve Yuva'ya tekrar dönme cesareti göstererek özgür olan Frank'ın hikâyesi...
Toni Morrison'un okuduğum 8. kitabı "Yuva" oldu. Kitaplarında ırkçılık ve kölelikten bahseden yazar, bu kitabında köleliği "aidiyetsizlik" olarak yorumlamış. Kendini yaşadığı topraklara ait hissetmeyen Frank ve kız kardeşi Cee'nin bir Yuva bulma arayışı...
Çocukluğunda yaşadığı ve gördüğü olaylar yakasını bırakmayan Frank bu hapisten kaçmak için Kore savaşına katılır. Zincirlerinden kurtulmak ister. Savaş sonrası hâlâ eksik ve bir yere ait değildir. Anılar peşi sıra onu takip eder. Onu hayata bağlayan tek şey kız kardeşidir ve onu bulmaya gider. Kitapta Frank'ın bir yandan yazdığı mektupları okuyoruz. İtiraflarını, anılarını, çocukluğunu, kaçışını, arayışını, kendini cezalandırışını... Diğer yandan olay başkasının gözünden anlatılmakta. İki kardeş arasındaki kopmayan bağa, birbirinden başka 'Yuva' bulamayışına şahit oluyoruz.
Morrison, Afro-Amerikan edebiyatının inci yazarıdır benim için. Evet, okunması zor bir yazar. Ama bu kitabı diğerlerine göre kolay oldu benim için. Anlatım sürekli geriye dönüp ileriye doğru devam etse de akıcıydı. Sadece birkaç soru bıraktı kafamda. Söz konusu Toni Morrison ise eğer, hep bir sorular kalacak aklınızda.
"Hadi, ağabey. Eve, yuvamıza dönelim."