Farklı rakım ve enlemden gelmiş ağaçların coşkuyla başlattığı, kan dökerek bitirdiği bir festival gibiydi İstanbul. Kendimi o kadar eğreti hissetmiştim ki ilk yılımda. Bu uluyan ormanda makasla budanmış bir peyzaj çiti olmak yerine geldiğim iklime uygun bir öbek maki çalısı olmayı bin kere yeğlerdim.