Kız öğrenciler karnelerini korka korka uzun kürsüsünün kenarına koyup öteki ucuna koşucular gibi koşarlar, karne yere düşmeden ele geçirmeye çalışırlardı. Hoca da hemen her defasında;
"Burada ne işiniz var? Felsefeden siz ne anlarsınız. Yarın evleneceğiniz kocalarınıza yemek pişirmesini öğrenin", öğüdünü vermeyi unutmazdı...