"Geleceğe kalmalıyım. İlgimin odağı, geleceğe kalmalısın. Şiir işte bu yüzden yazılır diyorum. Şiir, sonraya kalacak olan nadide bir güzeldir. Güzeli anlatacak olan, yalnızca, güzele çıkandır. Sen bende şiire çıkıyorsun." Merhaba! Dün, Fihrist Kitap'tan yeni çıkan, Ömer Alkan'ın en son kitabı olan 'Güzel'i okudum. Alkan'ın arka kapakta da belirtmiş olduğu gibi "bu kitap, güzele övgü, güzelin uğruna bir söylev, güzelin kimliğine ve niteliklerine yönelme eğilimiyle dile gelmiş bir edebi manifesto". Okurken, kitapta yazılan bu yazılar ve şiirler bir kişiye hitaben yazılmış gibi olsa da, genel olarak güzel olan ve sevilen bir kişiden ziyade güzelliğin ve sevmenin kendisine yazılmış sanırım. Aslında birçok insanın bir kişiye değil de, aşkın kendisine; bir güzele değil de güzelliğin özüne hayranlık duyması gibi burada da bunu hissettim ben. İçeriğin yanı sıra, tabii ki kapakta güzelliğin sembolü olarak Botticelli'nin "Venüs'ün Doğuşu" isimli tablosu kullanılmış, ayrıca kitabın içerisinde de farklı farklı, güzellik sembolü olarak görebileceğimiz görseller kullanılmış. Kitabı okurken o sayfalara denk geldiğinizde de durup bir süre o güzelliği de inceleyip takdir ederken, bu söylevi de daha çok içselleştirebiliyorsunuz Profilimde de paylaştığım gibi, yakın zamanlarda Alkan'ın iki şiir kitabını okumuştum. Bu kitapta da yer yer yazdığı şiirler yer alıyor, ve zaten düz yazı ile yazılmış bölümler de aslında çok şiirsel ve melodik. Bu yüzden okurken sözcükleri bir yazıyı algılar gibi değil de, yazanın hislerini hisseder gibi okudum ve çok hoşuma gitti. O yüzden sona iki tane daha alıntı eklemek ve sizlere de bu kitabı önerdiğimi belirtmek istiyorum. "Sanat yücedir; sanat, varlığı var olduğuyla sevmekten ötedir. Sanat, varlığı var olacağı âna yürütmektir. Onu bezemektir bir gelin edası ile, varlığı doğurgan bilmektir. O yüzden sevdiğim... O yüzden bizi çizecektir yaptılar; buluşma anımızı, dokunuşlarımızı, akan kanımızın şiddeti ve akmasını, daha bir şiddetle akmasını" "Bir sevgi, tutku dolu sevgi ve nihayetinde aşk, yarımlığın ve tam olmaya yönelik çırpınışın gün yüzüne çıktığı ateş dolu andır. Bir hastalık ateşinden açıkçası hiçbir farkı yoktur. İyileşme krizi niyetiyle vücut kabarır ve ileriye doğru atılır, genişler ve tüm yakıtını bir hamlede yakacak denli umursamazdır. Bu kriz anı, bedenin acziyetini kesin bir ifadeyle hissettiği noktada başlar ve ardı arkası mümkün olmayan birçok irili ufaklı kriz ile genişleme ve tam olma telaşı sürer."

GüzelÖmer Alkan · Fihrist Kitap · 202130 okunma

·

94 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Deniz Cansız