Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

152 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Korkunç sonla biten bir "peri masalı"
Biz insanlar önümüze konulanları sorgusuz sualsiz kabul etmeyi öyle kabullenmişiz ki işin sonunda farkında olmadan bir Hayvan Çiftliğinin içinde buluyoruz kendimizi. Nasıl olsa bir fikri sorgulamaktansa onu olduğu gibi kabul etmek daha çok işimize geliyor!! Asılardır adına 'Lider' dediğimiz sözde bizim seçimimiz doğrultusunda iktidara gelen ilerleyen zamanlarda hiç de görüldüğü gibi olmayan Koca Reisimizi bulmakta gecikmiyoruz. Bize türlü türlü vaatlerde bulunurlar. Bu vaatlerin gerçekleşmeyeceğini ya da bazı şeylerin artık eskisi gibi olmayacağını bilmemize rağmen bazıları adalet terazisine ağırlığını haddinden fazla veriyorken biz bütün ağırlığımızı oturduğumuz koltuklara verip geviş getiriyoruz. Sözde düzenin sağlanabilmesi için bizzat yöneten kişi tarafından belli kurallar (Yedi Emir) getirilir pek de yürümeyen yürürlüğe: 1-İki ayak üstünde yürüyen herkesi düşman bileceksin. 2-Dört ayak üstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin. 3-Hiçbir hayvan giysi giymeyecek. 4-Hiçbir hayvan yatakta yatmayacak. 5-Hiçbir hayvan içki içmeyecek. 6-Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek. 7-Bütün hayvanlar eşittir! Böylelikle bu kurallarla düzen sağlanmış olacaktı. Ama bir şeyler yolunda gitmiyordu. Yapılan bazı hatalar, yanlışlar vardı. Ama neyseki bizim her zaman suçu üzerine atabileceğimiz bir Snowball'ımız vardı. Çiftliğe saldırı düzenlenir Snowball, Çiftlikteki tahıl ambarında soygun olur yine Snowball.. Tabi Koca Reisten sonra gelen Napoleonlar 'dan biri geldi biri gitti. Gelen gideni arattı! Bir zaman sonra bizzat kuralları koyanlar kurallara uymamaya başlamıştı. Çiftlikte birileri öldürülüyor,hayvanların bin bir zorlukla çalışarak kazandıkları paralar Napoleon ve yandaşlarının içki ve kumarına gidiyordu. Pek tabii biz bunun farkındaydık ve kuralların böyle yazılmadığına emindik. Ne var ki biz kuralları yanlış biliyormuşuz! meğer 'Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldüremez' değil 'Hiçbir hayvan başka bir hayvanı sebepsiz yere öldüremez'miş, meğer 'Hiçbir hayvan içki içemez' değil de 'Hiçbir hayvan aşırı içki içemez'miş. Böyle böyle yanlış bilinen kuralların doğruları öğetildi bize. Çiftlikte çalışan halk daha az rakam daha fazla yemek beklerken daha fazla rakam daha az yemek olarak geri dönüş alıyordu.Kimse Çiftlikte artan işsizliğin, artan çalışma saatlerinin ve çiftliğin güveni için ölen hayvanların rakamlarından bahsetmiyordu! Bunların karşısında ise bizler kafasını kuma gömmüş hepimiz birer Boxer olmuştuk. 'Daha çok çalışacağım', 'Napoleon yoldaş her zaman haklıdır' Dedik durduk ama günü gelip de artık sözde iş göremez hale gelince emekliye ayrılmayı beklerken bir at kasabında köpeklere mama olmaya layık görüldük! Bir şeylerin farkına varıp da sesimizi çıkarmaya kalmadan 'Dört ayak iyidir iki ayak kötüdür!' diye sesimizi bastıran koyunlar hep oldu etrafımızda. Bizzat bizim seçimlerimizle seçilen Lidere bir şey demeye kalmadan hırlayıp bizi korkutup kaçıran köpekler de hep oldu! Bunları görüp sessiz kalmak istemeyiz ama kurallar ya da kural elimizi kolumuzu bağlamış olur. Çünkü geriye tek bir kural kalmıştı ya da aslında başından beri öyleydi: "BÜTÜN HAYVANLAR EŞİTTİR AMA BAZI HAYVANLAR ÖBÜRLERİNDEN DAHA EŞİTTİR" Biz kabul etmesek de içinde yaşadığımız Ütopyamız şöyle son bulur: İçeride on ikisi de öfkeyle bağırıyor, on ikisi de birbirlerine benziyordu. Artık domuzların yüzüne ne olduğu anlaşılmıştı. Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama onları birbirlerinden ayırt edemiyorlardı. Kimin daha domuz olduğuna siz karar verin! Keyifli okumalar:
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020246bin okunma
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.