"Kitap Nasıl Okunmalı?"
Daha önce “Bir Okur Olarak I” kitabına incelemeyi yazmıştım ve orada genel olarak bu iki kitabın içeriklerini değerlendirmiştim. Bu kitap da I’deki yazıların devamı dolayısıyla o kısımlara tekrar değinmeyeceğim. Bu incelememde son yazı olarak yer alan ve aynı zaman alt isim olarak da geçen “Kitap Nasıl Okunmalı?” yazısını değerlendirmek istiyorum. Kitapları okuyoruz iyi güzel de acaba kitap okurken dikkat etmemiz gereken bir şey var mı, Virginia bu konuda neler düşünüyor, okurlara tavsiyeleri neler?
Virginia yazısının başında bir uyarıda bulunduktan sonra okuma hakkındaki görüşlerine geçiyor:
“ Okumak konusunda birine verilebilecek en iyi tavsiye, tavsiye almamasını, kendi içgüdülerini dinlemesini, kendi mantığını kullanmasını ve kendi sonuçlarına varmasını söylemektir. Şayet bu hususta anlaştıysak, birkaç fikir ve öneri ortaya atmamda bir sakınca yok çünkü zaten sizler bu fikir ve önerilerin, özgürlüğünüzü, yani bir okurun sahip olabileceği en önemli niteliği baltalamasına izin vermeyeceksiniz.”
Kitap okurken ilk yapmanız gereken şey, yazarın tarafında olduğunuzu belli etmeniz. Onunla aynı düşüncede olacaksınız, bildiklerinizi bir torbaya koyup bir tarafa bırakacaksınız. Şöyle düşünün biri size içini açacak, siz baştan o kişiye bazı koşullarla giderseniz, konuşurken söylediklerini yargılamaya başlarsanız, samimi bir şekilde içini size döker mi? Mümkün değil! Onun için kitabı bitirene kadar o frekanstan ayrılmayacaksınız ki, söylenenleri net bir şekilde alabilesiniz. Karşılaşmışsınızdır -ben fazlasıyla karşılaştım- bir görüşe, bir düşünceye baştan karşı olan birine istediğinizi söyleyin, ona hiçbir şey veremezsiniz, ikna olamayacağı gibi sizi de sinir eder. Duyduğu her şeyi kendi kalıbına uyduracak ve zaten kalıbı da belli olduğuna göre, o konuşulanlar ona hep yanlış gelecek. Tam olarak şu noktaya geliyorsunuz; ben ne diyorum bu zat ne anlıyor!
Kitap okurken iyi bir amaca sahip olacaksınız. Bu amaç sizi bir yere taşımalı; daha ileriye taşımalı. Okumanızı nicel olarak artırmak, bir yerlerde görünmek, bir şekilde adlandırılmak, eşe dosta okur olarak görünmek gibi kof amaçlara sahip olmamanız gerekir. Bilmiyorum belki sadece bana tuhaf geliyor ama okuma gibi insanı ruhen başka noktalara taşıyabilen bu muazzam eyleme maddi bir şeyin karıştırılmasını hazmedemiyorum. İnsanlar genelde dini konularda buna dikkat çekerler ancak bana göre ruhuna hitap eden her şey kutsaldır dolayısıyla okuma da kutsaldır yani bunu da maddi bir şeye bağlayamazsınız. Bu bana bir anlamda soytarılık olarak görünüyor, kimsenin tercihlerine karışmam tabii ki; yapma, etme de demem, ama bana göründüğü halini de dile getirmem gerektiğini düşünüyorum ve bunu yapıyorum. Virginia’nın da benzer düşüncede olması beni ayrıca mutlu eden bir şey zaten. Yani aslında baktığınız zaman Virginia’nın kitapları onun ölümünden sonra çok satmaya başlamış yani yaşarken maddi olarak ona pek de bir şeyler kazandırmamış.
Kitap seçerken özgür olun iç sesinize kulak verin. Çünkü kendi ihtiyaçlarınızı en iyi siz bilirsiniz, bunun için bir tavsiyeye hele ki zorlamalara; işte şunu mutlaka okumalısın, bunu okumazsan perişan olursun, şu kitabı da okumayan kendini okur mu sanır, bu ıvır zıvırları ne okuyorsun gibi zorbalıklara boyun eğmeyin. Yani toplum tarafından iğrenç bir insan olarak kabul edilen birinin kitabını da rahatlıkla alıp okuyabilmelisiniz. Toplumumuzda bunu çok net olarak görüyorum, bir kitabı okurken hain ilan ediliyorsunuz başka bir kitabı okuyunca çağdaş, başka bir kitap için de el üstünde tutulabiliyorsunuz ve daha saymadığım niceleri. Şahsi olarak asla böyle bir ayrıma gitmem onun için sayfama da -tüm kitaplara eşit uzaklıktayım- mesajını paylaşmışım. Kimsenin okuduğum kitaplara bakarak beni takip etmesini de istemiyorum, takipten çıkabilirler onda sorun yok. Çünkü onlardan uzaklaşmak beni rahatlatır. Fırsatım ve zamanım olsa yeryüzünde yazılmış her kitabı okumak isterim. Kötü yazılmış kitaplar da bir şeyler öğretir bize, okuduğunuz kitaplardaki her fikri kabulleneceksiniz diye bir kaide yok. Bazen zıt bir görüşün argümanlarını öğrenmek için de okursunuz. Cahilliğin lüzumu yok!
“Herkes kendi kararını kendi vermek zorunda. Ne kadar dört başı mamur giyinip gelseler de, otoritelerin kütüphanemize girmelerine ve nasıl okuyacağımızı, ne okuyacağımızı, okuduklarımızı nasıl değerlendireceğimizi söylemelerine izin vermek, özgürlük ruhunu, yani bu sığınakların, bu mabetlerin yegâne nefesini yok etmek demektir. Başka her yerde yasalar ve gelenekler elimizi kolumuzu bağlıyor olabilir ama burada asla”
Kitap okurken mümkün mertebe ona odaklanmalısınız. Bin parçaya bölünerek okuduğunuzda, bir şeyler alamadığınız gibi zamanınızı da boşa harcamış olursunuz. Şimdi bunları özetleyelim; önce özgür bir şekilde kitap seçimini yaptınız, sonra ön yargılarınızı bir tarafa bırakarak ve konsantre bir şekilde okuyup bitirdiniz. Şimdi yargılayabilirsiniz. İşte bu aşamada yani artık verilmek istenileni aldınız. Daha önce bir torba içinde bir kenara koyduğunuz o hazinenizi açma zamanınız gelmiştir. Bu noktada sert olun, acımasız olun, yazarla yaptınız işbirliğine son verin, o eseri kendi türü içindeki en iyileri ile mukayese edin, çekinmeyin! Ve netice itibariyle amacınızda size hizmet edecek olanı içinden alın, diğerini atın gitsin.
Bilinçli okumalar dilerim tabii ki başta kendime....