Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

300 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
"Cehennem acı çektiğimiz yer değildir. Cehennem acı çektiğimizi hiç kimsenin bilmediği yerdir." Sözüyle çocuğun çektiği acıların bilinmezliğine vurgu yapan bir bakış açısıyla yazılmış bir kitap. Çocukluk hayatı örselenmemiş tek bir kişi yoktur'u ayrıntılarıyla, en iyi ailenin bile çocuğun dramına katkıda bulunduğunu çocuğun tarafından ele alarak açıklamış. Doğumdan itibaren kendi isteği dışında dünyaya getirilen çocuğun bakıma muhtaç hali ile anne-babasının korumasında olması gerektiği en çok ihtiyaç duygduğu şeyin koşulsuz sevgi ve korunduğunu bilme olduğu araştırma bulguları ile altı çizilmiş. Çocuğun doğması ile birlikte anne-babanın çocuklukta yaşadığı saklı kalmış bastırılmış öykülerinin de çocuğa yansıtılarak ortaya çıkması ve yerleşik bakış açısı çocuğun travmasını belirgin hale getirmiş olduğu vurgulanmış. Herkesin hata yapabildiği ama bu hataları yaptığını ve yapabileceğini kabul etmeyip hatayı aklama yoluna gidildiğinde çocuğa yapılan hataların gün yüzüne çıkmasının engellendiği dile getirilmiş. Anne-babanın toplum tarafından desteklendiği, çocuğun gözüyle bakmanın yok sayıldığı, toplumsal bakış açısının anneyi haklı gösterdiği için de çocuk dramını yaşamaya devam etmektedir. Nihan Kaya, toplumun dayatmacılığına rağmen annenin çektiği hiç bir eziyetin çocuğa herhangi türde bir zarar vermesini meşru, mazur kılınamaz olduğunu, hafifletici neden sayılamayacağını çocuğun tarafında yer alarak vermeye çalışmış. Çünkü onların istek ve iradeleri dışında dünyaya getiren anne-babalar olduğu ve ihtiyaçlarının karşılama mükellefinin yine onlar olduğunu kitabın çeşitli yerlerinde belirtmiş. Çocuğun ihtiyaçlarını karşılamanın her an karşılar durumda olmaktan kastı çocuğun temel ihtiyacı olan sevilme ve onay duygusunu anne-babanın kendi ihtiyacı için sömürmemesi, çocuğa acı bedeller ödetmemesidir. Sorunun, çocuğun gerçekten ihtiyacı olmayan bir çok şey yapıp onun o temel ihtiyacına duyarsız kalınmasında başladığını ifade etmiş. Kendi çocukluk öykümüzün gerçeğini farkederek, daha sonrasında içimizdeki çocuğun elinde tutarak kendi çocuğumuzla bağ kurabileceğimiz ve onu gerçekten görebileceğimiz, örselenmeyi hafifleteceğimiz, çektiğimiz acıların, sevilme, değer görme, isteklerimizin altında yatan gerçeği keşfetmek için gidilecek yolun kapılarını aralamış Nihan Kaya. Altını çizdiklerim: -Çocuğun hislerini hiçe saymayı o kadar kanıksamışız haldeyiz ki. Çocuk da hisleriyle bağ kuramadan, gerçek hislerinin ne olduğunu bile bilemeden, onları bastırmayı ve yok saymayı öğrenerek büyüyor. -İster yetişkin ister çocuk olsunlar, insanların mutsuz olma hakkı vardır ve bu hakka saygı gösterilmesi gerekir. Mutsuz olan kişi çocuğumuzsa eğer, mutsuzluğuna yahut başka olumsuz hislerine saygı duymak bir yana, çocuğu tanımamız ve neden mutsuz olduğunu anlamamız elzemdir. Bir anne babanın en büyük suçu çocuğu tanımamak, anlamamaktır. -"Anne olunca insanın bütün travmaları, kompleksleri, zaafları, geçmiş kırıklıkları ayna gibi karşısına çıkıyor." -İnsanın çocuğuyla ve genel olarak çocuklarla ilişkisiyle yüzleşmesi, kendi çocukluğuyla yüzleşmesi demektir. - Alice Miller, istenmeyen çocukların büyüdüklerinde de kendi yaşama ihtiyaçlsrondan hep korktuğunu, bedenlerinde o eski korku ve gerginliği gizli ve bastırılmış bir algı olarak bardındırdıklarını anlatır. -Bizim anne-baba olarak görevimiz, çocuğumuzun sesine kulak verebilmek ve böylelikle çovuğumuzun da kendi aesini duyurabileceği kanallar geliştirmesine imkan sağlayabilmektir. - çocuğunuzun saygıyı öğrenmesini istiyorsanız ona öğüt vermek yerine saygı gösterin. Hiyerarşik bir ilişki dahilinde öğrettiğimiz şey, saygı değil olsa olsa itaat olabilir. - çocupa yapılan bütün yanlışlar muhatabı çocuk olduğu sürece gözümüzde önemsizleşiyor. -saygı maskesi arkasında saygısızlığın normalleştirilmesi, hepimizin hayatının da normali haline gelmiş durumda. -Sağlıklı, güçlü bir egoya sahip kimse, kimseyi ezme ihtiyacı duymaz. Başkalarını ezme isteğine, tam tersine, egosu çocukken yeterince destek görmemiş ve sonrasında da gelişememiş kimselerde rastlanır. -Neden ve ne şekilde istismar edildiğimizi anlamdığımız, görmediğimiz, kabul etmediğimiz sürece bu istismarı aşabilmemiz mümkün değil. - Ben size çocuğa karşı her konuda açık, dürüst ve içten olamyı teklif ediyorum. Bırakın çocuğunuz ezilmeyi değil, merhametli, eliaçık ve özverilş olmayı öğrensin; bir yetişkine kedni yerini vermeyi kendisi seçsin. ( bir çocuğa, büyüklerin çocuklar kadar enerjisi olmadığını bu nedenle mesela otobüste bir yetişkinin ayakta durmasının bir çocuğunki kadar olmayabileceğini söyleyebilirsiniz; işin gerçeği de budur.) -Anne-baba olarak yapabileceğimiz tek bir şey vardır: çocuğun kendisini değerli hissetmesini sağlamak. -Kendisine oturacak bir yeri bilr layık görmediğimiz çocuk, kendisinin değerli olduğunu nasıl hissedebilir? -Çocuk herhangi bir fedakarlıkta bulunmak istediğinde bunu kendi rızasıyla yapmalıdır; başka türlü bir zorlama, bize fedakar değil, otorite karşısında korkak, içten pazarlıklı ve düzenbaz bireyler olarak dönecektir. - kendi acılarının duygularının hayatının, davranışlarının sorumluluğunu kabul etme çok önemli bir aşamadır. -öğrenmek kolay öğrenilmiş bir şeyi unutmak güçtür. -Hayatta herkes her an her şeyi yapabilir, ve kimin ne yapabileceği benim kontrolüm, iradem dışındadır; bana düşen, benim sorumluluğumda olan, kim ne yaparsa yapsın orada benim ne yapacağım olur. -Hayatta herkes her an her şeyi yapabilir. -kendi yalnızlığını sağlıklı şrkilde kuramayan kimsenin, bir başkasıyla sağlıklı bir ilişki kuramayacağı gerçeği. Kendimizi değerli görmediğimiz sürece bir başkasıyla ilişkimiz de sağlıklı koşullar altında ilerleyemez. Kendisiyle barışık olmayan kişiyi ne yaparsanız yapın memnun edemezsiniz. Kendimizi öncelemediğimiz, kendimiz iyi ve mutlu olmadığımız sürece bir başkasına faydalı olabilmemiz söz konusu değildir. - dünya üzerinde evlat-ebeveyn ilişkisi dahil olmak üzere herhangi bir ilişki içinde bulunan hiç kimse hiç kimseyi sevmek, hiç kimse hiç kimseyle görüşmek zorunda değildir. - bir fikri somut bir biçime, eyleme dönüştürmek, yani bir şey yaratmak, yaratmak, ortaya koymak, insanın kendi inşasının en güzel, en açık örneğidir. -Beden tam olarak neye ihtiyaç duyduğunu bilir, mahrum kaldıklarını unutamaz, mahrumiyet ya da boşluk oradadır, doldurulmayı bekler. - Gerçek bir ilişki, her iki taraf da duygularını itiraf edebilirse bu duyguları korkmadan yaşayıp birbirlerine ifade edebilirse mümkün olur. -"yetişkinler itaati büyümekle karıştırırlar; halbuki itaat, çocuğun en büyük ahlaksızlığıdır."(winnicott) -istismar edilmiş insanların hepsi çocukken kendisine öğretilenleri benimsemiş kimselerdir bunları değiştirmek için başlarına ne geldiğini beyi yanlış öğrendiklerini anlamaları ve kabul etmeleri gerekir. - çocuklara yaklaşırken büyün kutsallarınızı bir kenara bırakmalı, çocuğun sizin kutsalınıza dair henüz hiç bir fikri olmadığını gerçeğini kaçırmamalıyız. - Yemek masasında ayağını uzatan çocuğa bunun neden yapılmayacağı ilr ilgili bilgi verenk. Neden ve çünkü bağlantısını kurmasını sağlamak. -yanlış yapma ihtimali ona sürekli hatırlatıldığı ve kendisine potansiyel suçlu muamelesi yapıldığı için çok güçlü bir suçluluk ve korku duyulabilir. -bir insanın en olumsuz, en sağlıksız yanını gösterdiği kişi, her zaman çocuğudur. - problemi önce kendinde aramayan ebeveyn iyi ebeveyn olamaz. -bir insanın en çok öfkelendiği kişi çocuğudur. Çünkü insanın krndisine ait olduğunu kabul etmek istemediği kötü taraflarını yansıtacağı en kolay kurban çocuğudur. - annellik kavramına sığdırılan tanımların fiziksel bakım olarak ortaya çıkması. Duygusal ihtiyaçlar karşılanmadığında derin yaralar oluşur. -çocuğun sezgilerine güvenin, anne-babalık adı altında çocuğunuzun olmak üzere doğduğu kişinin önüne geçtiğinizi fark edin. - sizin bilginiz çocuğun bilgisini örselememeli tam tersine onu kuşatıp sarmalı geliştirmelidir. -Yeteincesevmek gereğince sevmek; Bizim sevmediklerimiz çocuğun tercihlerinden bağımsız. Çocuğun benlik sınırını ihlal etmemizin çocuğun kendisine saygısını baltaladığını görmüyoruz. -çocuk söylediklerimizin bağlantısını kendine göre kurar. Bizim anlatmak istediğimiz örtük cümleler onun anladığından farklı anlamlara bürünür. Bir çocuk annem benden nefret ediyorsa ben nefret edilecek biriyim diye düşünür. -nörobiyoloji alanındaki son araştırmalara göre tekrarlanan yaralayıcı deneyimler, varolan sinir hücrelerini harap ederek taze beyinlere zarar veren stres hormonlarının salgılanışında artışa yol açmaktadır. Tacize (duygusal, fiziksel,cinsel) uğramış çocukların beyinlerinde duyguların kontrolüne ilişkin bölümlerin, karşılaştırma grubundakilere oranla, yüzde 20-30 oranında küçük olduğu bulunmuş. -ebeveynlerin otoriter bir şekilde biz haklıyız sorgulama kabul et yaklaşımı çocuğun başkasına ona uyguladığı karşısında yanlışı doğruyu ayırt etmesinde zorluk yaşamasına neden olur. -istismar etmesini önlemenin tek yolu, çocuğun eleştirel, sorgulayıcı, aktif düşünen zihinsel mekanızmasını en başından örselememektir. -anne-babanın en büyük suçu, çocuğunu tanımamak, hislerini anlayamamaktır. -çocuğun kendisini ifade edebilmesi için önce onun ne hissettiğini, ne düşündüğünü neyi tercih ettiğini gerçekten de merak eden, duymak isteyen bir anne-baba gerekir. -çocuğa kendi tercihlerinizden ayrı bir birey olarak bakabilirseniz, onu sadece kendi dünyası içinde değerlendirebileceğinizi de göreceksiniz. -"acı geçer ama acı çekmiş olduğumuz gerçeği hep bizimle kalır"(Leon Bloy) -Annenin inançları, doğruları, beklentileri çocukda iç düşmanı güçlendirir. Hep kendini aşağıda görme, potansiyelinin altında performans gösterme bu yüzdensir. Kendi kendine ket vuran ona öğretilmiştir. -başkaları dediğimiz şey aslında yoktur. Ama başkaları diye bir şeye inanırsanız ve onun kendi üzerinizde bir güç unsuru olmasına izin verirseniz, kendinizle ilişkinizi ve çocuğunuzun krndisiyle ilişkisini ciddi şekilde baltalarsınız. - başkaları ne der? Başkaları ne düşünür? sonu asla gelmeyecek olan, bir insanda değerli olabilecek her şeyin açığa çıkmasını daha ihtimal halindeyken engelleyen endişelerdir. -mutluluğunu bir başkasına bağlamak, mutsuz olmaktır. -bir insanın sevgiye bağımlı olması ve bu konuda açgözlü olması onun hiç bir zaman sahip olmadığı bir şeyleri aradığı anlamına gelir. - 'ama ben senin için bunları yaptım.' 'Ama ben anneyim' söylemlerinde annenin çocuğa yaptığı farkında olmasa da aslında duygusal bir yatırımdır anne şimdi anne olarak yaptıklarının karşılığını talep etmektedir. Bir insan bir başkası için fedakarlıkta bulunuyorsa söyleyebileceğimiz şey 'yapmasaydınız'. -bir şeyi düşünemediğimiz yerde bir sorun vardır( anneliğe yüklenen anlamlar) -Bizim sırf bir başkası istedi diye öyle ya da böyle davranmaya meyletmemiz, bizden istenildiği gibi davranmadığımızda krndimizi suçlu, rahatsız hissetmemiz, başkalarının ne düşğndüğünü çok önemseyişimiz, kökenini çocukken bize başkalarının her büyüğün her söylediği ve yaptığının üzerimizde etkisi olmasına izin verilmesinden alır ve sağlıksızdır. -Toplum ne kadar suçluysa, günah keçisi yaratmakta o kadar usta olur. -Terapi, insanın acısını hafifletmek için değildir; terapi, kişinin realite ile ilişkisini onarmak içindir. -sevgi sevdiğimiz insanın iyiliğini değil mutluluğunu istemektir kimsenin kimseye iyiliğini isteme konusunda krndi fikrini dayatmaya hakkı yoktur. Her insanın gerçekliği başkadır. -gerçek bağışlama öfkenin yanından değil, tam ortasından geçer. Ancak bana yapılan haksızlığa kızabildiğim canımı yakandan nefret edebildiğim zaman onu bağoşlamam için önümde herhangi bir engel kalmaz. -bütün kötülükler iyi niyetle yapılır.
İyi Aile Yoktur
İyi Aile YokturNihan Kaya · İthaki Yayınları · 20186bin okunma
·
169 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.