Çok şey anlatsın, verdiği bir mesaj-mesajlar olsun, akıcı üslupla, içine çeken bir hikaye anlatsın ve son olarak kısa olsun... Yani daha ne olsun. BEYAZ GECELER
Dostoyevski’nin tüm dünyada hayranlıkla okunan uzun soluklu kitaplarından faklı tek yanı; tüm o haklı hayranlığı hak ettiren marifetini kısa hikayesinde sunmuş olmasıdır.
Kendini hayalperest olarak tanıtan, yalnız ve yalnızlığını suç olarak güren anlatıcı, yaşadığı dört gece ve bir sabahı çocuksu üslubu ile anlatmakta.
İlk gecede karşılaştığı Nastenka ile yalnızlığının son bulması düşüncesi ile sonsuz yalnızlığını fark etmesi arasında gidip gelen karakterin iç dünyasında tesirli bir tiyatral izliyormuş gibi gelmekte.
“Ah, Nastenka, beni uzun, çok uzun bir süre boyunca kendimle barıştırdığının farkında mısın?”