Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

ee saraya gelin olunca gerdek ritüeli de bambaşka oluyor
"ilk iş olarak, Valid e Sultan'ın hamamına götürdüler beni. Yıkadılar, ovup yağla masaj yaptı lar. Sonra, sırtımda serbest bırakı lmaya karar verilen uzun saçlarımı fırçaladı lar. Bohemya kristalinden bir şişe koleksiyonuyla oynayan natır, vücudumun her yanına ayrı koku sürdü. Bundan sonra esvapçıbaşı bana hemen hemen saydam, hafifçe sim işli, beyaz müslin bir gömlek giydirdi. Esvapçıbaşı kırmızı saten bir şalvar, gümüş simli çiçeklerden oluşan şeritlerle süslü bir giysi getirdi. Vartuhi kalçalarımın üzerine mor renkli iran brokarından bir kuşak bağladı. Son evre mücevherlerle ilgili sır katibine düşüyordu. Çok çekmeceli küçük sandığını getirip içinden benim için, yakut kakmalı altın halkalar arasında sıkışmış burgaml ı, çok uzun bir kolye seçti . Kulaklarımın her birine kocaman bir inci takı ldı , saçımın üzerine yakut ve elmasLarla burgamlanmış, pembe renkli bir tül tutturdular. Hazırdım; korkudan taş kesilmiştim ... Vartuhi, bana yapacaklarımı tane tane anlattı : 'Yarım saat sonra Sultan hazretleri dairelerine çekilecek. O zaman, seni ona götürecekler. Karyolaya diz çökerek yaklaşman, karyola örtüsünün bir ucundan tutup öpmen ve beklemen gerektiğini unutma sakın .. .' " " ... Derken, kırmızı ipek giysilerinin, samur kürklerinin tüm görkemi içerisinde Kızlarağası göründü. Haremağaları onu izliyordu. Beni almaya geliyorlar- dı. .. " " .... olabildiğince güvenli bir sesle: 'Hazırım!' dedim.Koridorların ve avlunun tüm ışıkları kısılmıştı ve Harem, Kızlarağası'nı izlediğim sırada uykuya hazırlanıyordu. Valide Sultan'ın dairelerini ve Sultan hamamının uzun, ışıksız ve boş koridorunu geçtik. Yüce kapının önüne gelince Kızlarağası önümde yerlere kadar eğilip giysimin kol ağzını öptü ve bana yol verdi. Alaca karanlığa gömülmüş olan Abdülhamit'in yatak odasına girdim. Kısa bir süre kapının yanında durup karyolayı içine alması gerekl i olan süslü ve pırıl pırıl pırı ldayan tavanı izledim. Koyu renk giysiler giyinmiş iki ihtiyar kadın yerde oturmuş, kımıldanmadan ve suskun duruyorlardı . Kuşkusuz bunlar, ışıkları , yakmakla yükümlü kimselerdi. 'Yaklaş, yaklaş, çocuk, korkma!' Beni tatlı bir sesle çağıran adamı henüz göremiyordum. Bir, sonra iki adım attım. Vartuhi'nin öğütlerine rağmen, sultan yatağına ayakta, dimdik yaklaştım. Bir el hareketiyle Sultan, beni işli yastıklarla örülü karyolanın kıyısına oturttu. Bana rahat bir biçimde bakıyordu. Ben de gözümü kırpmadan bakışlarına karşılık veriyordum. Yakından, deniz mavisi rengindeki uzun gömleğiyle sarıksız, elmassız, Padişah pek etkileyici değildi. Hemen hemen başında saç yoktu. Birden bana Şair Nedim'in 'Servinazım kim büyüttü böyle biperva seni' diye başlayan gazelini okudu. Şiir bitince gözlerini benden ayırmadan bana yaklaştı, yavaş yavaş saçlarımı, kollarımı, omuzlarımı örten ince kumaşın üzerinden, göğüslerimi okşamaya başladı. Kulağıma sürekli olarak sözcükler, gönül okşayıcı sözcükler mırıldanıyordu. Sesi, ses tonunun uyumu beni tuhaf bir biçimde şaşkına çeviriyordu. Yavaş yavaş karşı konulmaz bir uyuşukluğun, bir tür sıcakl ığın içimi sardığını duyumsadım.
·
49 görüntüleme
Petek O. okurunun profil resmi
Aman Tengrim! Okuyunca aklıma direkt bu geldi. Atayım şuraya Bir Yahudi Doktorun Harem, Saray Ve İstanbul Hatıraları: youtu.be/JLR5ouktnSE
Requiem okurunun profil resmi
Ey yahud davud kalksa bizi lânetlerdi 🐴🐴
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.