Fatih Duman'ın Ene ve Âmâ kitabından sonra okuduğum ve önceki kitapları kadar etkilenmediğim bir eser oldu Dem. Kitap sayfa sayısı olarak ince olmasına rağmen okurken hadi artık, mevzuya girelim, Telli Baba’yı ziyaret edelim, dinleyelim, hikayesini öğrenelim dediğim çok oldu. Nihayetinde 13-14 sayfa kadar bir yer anca ayrılmış olduğunu gördüm. Okul kantinlerinde satılan sucuklu tostun içerisindeki sucuk kadar bir alan ayrılmış. Elbette kitabın adına ismini veren Telli Baba’yı anlatırken çok güzel ve akılda kalan hoş cümleleri olsa da, geri kalan kısımlarını okurken çok yorulduğumu hissettim. Kitapta o kadar bahsedilmiş ki, okuduktan sonra İstanbul'u görmeyi ve bir de çay içmeyi arzuladım. Olay içerisinde yarım kalan cümleler var gibi sanki. Olumsuz yorum yapmaktan kaçınıyorum ama okuyucu henüz daha konuya bile girilmemişken yorucu betimlemelerle çok boğuluyor. Kitaplığımda tavsiye edemeyeceğim bir eser olarak kalacak.