“O kitabın sonunu sen okumuş muydun?”
“Hangi kitap?”
“Gecenin Hikayesi,” diye fısıldadım ürpertiyle. Kocaman bir çınar ağacının altında, mürekkep siyahı bir geceyi üzerimize örtü yapmışken ve böylesine bir acının süzgecinden geçiyorken aklımda dönüp dolaşan şey o kelimelerden fazlası değildi
“Sonunu okuyabilen çok az kişi olmuştu,” diye