Aşk ve Vatan Sevgisine Din Ekseninde Bir Bakış: Son İbni Sirac'ın Maceraları
Fransız Edebiyatının en önemli şair ve yazarlarından biri olarak kabul edilen 
François-René de Chateaubriand, Napolyon dönemi Fransa'sının ünlü politik simalarından biridir aynı zamanda. Hristiyanlık üzerine yazdığı metinlerle Napolyon'un sevgisini kazanan yazar, Roma'ya ataşe olarak atanmıştır.
Kudüs'ü ziyaretinin ardından kaleme aldığı "Paris-Kudüs Yolculuğu" ve "Din Uğruna Ölenler" adlı kitaplarıyla dikkat çeken yazar şiirleri ve öyküleriyle de Fransız romantizminin en büyük temsilcilerinden biri olmuştur. Kendinden sonra ülkesi ve dünyada birçok yazarı derinden etkileyen Chateaubriand, edebi yönü güçlü eserleriyle günümüz dünyasında varlığını sürdürüyor.
Aşk ve vatan temalarıyla yoğrulmuş "İbn Sirac'ın Maceraları" isimli kitabı günümüzde İspanya toprakları içinde yer alan Gırnata'da (günümüzde Granada) geçiyor. Yüzyıllar boyunca Müslüman devlet Endülüs Emevi'nin egemenliği altında olan topraklar daha sonra çeşitli dönemlerde farklı inançlara mensup insanların yaşadığı coğrafyalar olmuştur ve dünya tarihi açısından önemli yapıları içinde barındırır. El Hamra Sarayı, Kurtuba Camii, Cennet'ül Arif Bahçeleri bunlardan yalnızca bazılarıdır.
İslam'ın Avrupa topraklarındaki egemenliği Gırnata Sultanlığı ile son bulurken, arkasından gelen ve kısa sürede büyüyüp güçlenen Osmanlı Devleti ile birlikte Avrupa'nın bazı bölgelerinde yeniden Müslüman toplumlar yaşamaya başlamıştır. Fakat bu sefer Araplar değil Türkler'in kurduğu bir devlet eşliğinde olmuştur bu.
Öykü, Araplar'ın Avrupa'dan ayrılmasının ardından, özlemle atalarının yurdunu anan ve yeniden vatanına dönüp ziyaret etmek isteyen İbni Hamit'in yolculuğuyla başlıyor. İspanya'ya ulaşan Hamit soylu bir aileden geldiği için "İbni Sirac" olarak bilinmektedir. Eğer devletleri yıkılmasaydı günümüzde yöneten sınıftan olacağının bilincinde olan Hamit, hüzünlüdür ve bu özlem duygusuyla gezmeye başlar.
Kısa bir süre sonra denk geldiği Blanca isimli soylu bir kadınla gezintisine devam eden Hamit, Blanca'ya aşık olur. Kontun soyundan gelen asil bir kana sahip bu kadın Hristiyandır, Hamit ise Mağripli bir Müslüman. Blanca'nın da ona karşı sevgi duyması aralarında bir aşkın filizlenmesine sebep olur.
Fakat ikilinin birbirlerinden en büyük beklentileri kendi inandıkları dine geçmesidir. Evlenmelerinin tek tolu budur zira her ikisinin ailesi de dinlerine ve geleneklerine bağlıdır ve asla farklı bir dine mensup bir insanla evliliği onaylamayacak insanlardır. Bu durum her iki aşığı da oldukça zor bir duruma sokar fakat buna rağmen ikisi de kendi dinlerinden vazgeçmemekte kararlıdır.
Son İbni Sirac Hamit ve İspanyol Blanca'nın aşkları büyük yazar Chateaubriand'ın kaleminden okuduğumuz bir örnek olsa da, tarihte buna benzer birçok hikâye mevcuttur. Okur olarak tüm bu acılı coğrafyalarda yaşanan ve gün yüzüne çıkmayan nice öyküyü düşündüğümüzde, kitabın değeri biraz daha artıyor kuşkusuz.
Aşk, vatan, din ve şeref gibi insanlık tarihinin en değer verilen olgularını bir arada gördüğümüz, bir çırpıda okunan etkileyici bir öykü "Son İbni Sirac'ın Maceraları". Türkçede çok fazla eserini göremediğimiz Chateaubriand'la tanışmak için oldukça ideal bir eser.
··
145 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.