Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

208 syf.
·
Puan vermedi
Her bebek kendi gelişim kitabını yazar
Yazar Zara karakterinin Kozayı dünyaya getirip onunla ilgilenmesi ve çalışması şeklinde bir annenin hikayesinden kesitlerle bilimsel bilgileri birlikte veriliyor. El-alemin söylediği cümlelerin yanlışlığını anlatarak annelerin içini rahatlatıyor. Kitaptan notlar (özet) : 5.aya kadar bebek annesiyle ayni bedende olduğuna ona bağımlı olduğuna inanmaya devam eder. 5.aydan sonra annesinin kucağında etrafı incelemeye başlar. Daha sonra annesinden ayrı olduğunu anlar ve çevreyi keşfetmeye başlar. Her defasında arkaya dönüp annesi hala orda mı diye bakar. Ortalığı dağıtınca da dönüp annesinin tepkisine bakar. 12-15aylar arasında huyu değişti diyebilirsiniz. 15-24aylarda eteğinize yapışır. Ne bulduysa getirip size gösterir, sizi oraya buraya sürükler, bir yere çarpar gelip size söyler. Hem çevreyi hem anneyi ister. Yavru maymunları doğar doğmaz annelerinden ayırıp onları kafese koymuşlar. Kafese de 2 yapay anne maymun koymuşlar. Bir anne modeli tahta başlı, vücudu telden ve silindir şeklinde, diğer anne modeli ise tahta bloklardan yapılmış yumuşak ve kahverengi bezle kaplanmış. İki yapay anne maymun da arkalarındaki ampulle yavrulara sıcaklık verebiliyor. Telli olan anne maymunun gögsüne biberon da yerleştirilmiş yani yavruları emzirebiliyormuş. Yavru maymunlar ise yumuşak bezle kaplı süt vermeyen ama anneye daha çok benzeyen maymunu tercih etmişler. Bu durum bebeklerin yalnızca fizyolojik değil sevgi ve ilgi ihtiyacı olduğunu da açıkça gösterir. Çalışan anneler bebekleriyle daha az vakit geçirselerde ihtiyaçlarına daha duyarlıdırlar. Anne işe başlamadan evvel bakıcı işe başlamalı ve bakıcı sürekli değişmemelidir. Bebek annesiyle nasıl ilişki kurarsa ilerde eşiyle ve diğer insanlarla da o şekilde ilişki kurar. Güvenli bağlanan bebeklerde anne odadan çıkınca bebek ağlar anne odaya dönünce kolayca sakinleşir ve tekrar çevreyi keşfetmeye başlar. Kaygılı-kararsız bağlanan bebekler anneleri odadan ayrılırsa ağlar ancak geri döndüğünde kolay sakinleşemez ve annesinden ayrılmaz. Kaçınan bağlanma yaşayan bebek ise annesinin odadan çıkmasına tepki vermez, anne odaya döndüğünde ise yine anneleriyle ilgilenmezler. Kaygılı bağlananlar yetişkinlikte ilişkilerinde kaybetme korkusu yaşar, kolayca sevdiklerine bağlanır, sürekli ilgi bekleyerek sevdiklerini bunaltır. Kaçınmacı bağlananlar yetişkinlikte uzun ilişkiden kaçınır ve genellikle imkansız aşkları seçer. Güvenli bağlanan çocukların okul becerileri daha iyi, sosyal ilişkilerde daha başarılı, işbirlikç oldukları görülmüştür. Bowlby bağlanmanın doğum sonrası 2-3.ayda artıp 6.aydan sonra açıkça görüldüğünü söyler. 6-18.aylarda ise bebekler tanımadıkları kişilere karşı ihtiyatlı ve çekingendir. Bebeğiniz siz odadan çıktığınızda tekrar geri dönmeyeceğinizi düşünüp ağlar. Kaybolan nesnelerin yok olmadığını öğrenmesi için ce-eee oyunu oynayabilirsiniz. 18.aydan sonra bebek nesneleri göremediğinde yok olmadığını kavrar. Bir örnek verilmiş kitapta; çocuk annesinden oyuncak dinazor istiyor annesi alamayacağını söyleyince çocuk elindeki dondurmayı yere fırlatıp ağlamaya başlıyor annesi de kıyamam tamam ağlama diyerek önce dinazoru alıyor sonra da yeniden dondurma alıyor. Bu davranış doyumsuz bir çocuk ve ağlamayla talep etmeyi öğrenmiş bir çocuk yetişmesine sebep oluyor. Alamayacağınızı söylediğiniz bir şeyi ağladığında da almamalısınız. Başka bir örnek; anneannesi ve dedesiyle oyun alanına gelmiş çocuk, baloncuyu görüp dedesi ve anneannesinden balon istiyor(talep). Anneannesi oyun alanından çıkarsa balon alacağını söylüyor(rüşvet) ve çocuk balon istiyorum diyerek ağlamaya başlıyor. Baloncu da hemen arkada bir ileri bir geri gidiyor. Anneanne balonu alınca çocuk balonu anneannesine veriyor ve oyun alanına gidiyor. Eğer paranız varsa alırsınız ancak kendine zarar verecek bir şeyi almamakta kararlı olun. Sizin hayır dediğinize babanında hayır demesi çok önemli. Yazar ağlatarak uykuya alıştırılmaz diyor. Burada bebeğe öğretilen uyku alışkanlığı değil öğretilmiş çaresizlik(ağlasam da kimse gelmeyecek) olur ve güvenli bağlanmaya da engel oluşturur demiş. Çocuk ancak 4 yaşından sonra özdüzenleme yapmaya başlayıp kendini sakinleştirme becerisi kazanma adımları atabilir. Bir bebek kendisini sakinleştirme becerisine sahip değildir. 2012 de ABD de 4-10aylık bebeklere uyku eğitimi verilmiş ve sakinleşip-sakinleşmedikleri incelenmiş. Bebek kontrollü ağladığında anne ve bebeklerin kortizol (stres hormonu) seviyeleri ölçülmüş. Bebekleri ağlamayan annelerin stres seviyelerinde düşüş görülürken, ağlamayı kesen bebeklerin stres seviyeleri ise nerdeyse ağladıkları zamanki seviye kadar yüksek çıkmış. Yani bebek hala stresli ve sakinleşmemiş sadece annesinden umudu kesmiş. 18 yıl bir çalışma yürütülmüş ve anne-babalarıyla birlikte yatan çocuklarda bilişsel, davranışsal problem görülmemiş. Danimarka da yapılan bir çalışmada ise anne babasıyla uyumayan çocukların obezite riskinin anne-babasıyla yatanlardan 3 kat daha fazla olduğu görülmüş. Kaliforniya üniversitesindeki 2004 yılındaki araştırma ise anne babasıyla birlikte uyuyan çocukların problem çözme ve başkalarıyla olumlu ilişki kurmalarını olumlu etkilediğini göstermiş. 1988 yılındaki bir başka çalışmada anne babasıyla uyuyan 1-5yaş erkek çocuklarınının özgüvenli ve daha az suçluluk duygusu duyduğunu, kız çocuklarınsa daha yüksek özsaygıya sahip olduğu görülmüş. Çin de çocukların %60'ı 6 yaşına kadar aynı odada/yatakta yatıyormuş. Çocuğun ilerde bağımsız olması için önce bize bağlı olması gerekiyor. Yazar uyku rutinine de olumlu bakmış. Yatmadan 2 saat önce fazla uyarılmamak için ekrana maruz kalmamalı, gün içinde ebeveyni ile yeterince vakit geçiremediyse, stresli bir olay yaşamışsa, oda fazla sıcak veya havasızsa, aktivite ile enerjisini atamamış veya uyumaya yakın çok enerjili gıda tüketmişse çocuk uykuya geçmekte zorlanabilir. Mizacı yerini yadırgamaya müsaitse başka yatakta uyumak istemeyebilir. Bebeğinizle aynı yatakta yatmak için güvenlik önlemlerini alın. Çocuğu iyi gözlemleyin hazır olduğunda odasında onunla vakit geçirin. Odasını ceza olarak kullanmayın. Hadi yatağına diyerek onu zorlamayın. Yavaş yavaş... İşe başlamadan 1 ay önce bebekle alıştırma yapılmalı. Sanki anne işteymiş de emzirmek için eve gelmiş gibi bu durum zamana yayılarak süre 15-20-30-40-60 dk şeklinde uzatılarak yavaş yavaş alıştırılır. Çocuktan kaçarak evden çıkmayın, her gün işe gitmeden önce aynı cümleleri kurun, çocuğa ilk 1 yıl bakımveren değişmesin, eve döndüğünüzde bebeğinizle zaman geçirin, kreşe de başlasa aşamalı geçişler yapın. Türk bebeklerin yürüme ortalaması 15.ay 12.ayda desteksiz oturamıyor, 18.ayda hala yürüyemiyor ve kaslarını kontrol edemiyorsa şüphe etmek gerekir. Bebeğiniz 12 ay boyunca yatmış ve her ihtiyacı için başkasına ihtiyaç duymuştur. Yürümeye başladığında hiç bilmediği bir dünyayı tanıma fırsatı elde eder ve hiç oturmak istemez. Çocuğunuzu oturtmaya çalışmayın. Bırakın nereye kadar yürüyüp, ne zaman yorulacağını, adımlarını ne kadar büyük atabileceğini, kapının ardında nasıl bir yer olduğunu keşfetsin. Ortalığı karıştırınca sana inat olsun diye yaptığını düşünme bebeğin henüz bu zihinsel seviyeye bile gelmedi. O aylardır seni izliyor, herşeyi çok merak ediyor ve senin yaptığın şeyleri yapmaya çalışırken biraz beceri eksikliğinden ortalığı dağıtıyor. 36-60ay (paldır küldürler ) 2-3yaş çocukları özerk(bağımsız) hareket etmek için inat eder. Bağımsız hareketine engel olunursa yanlış bir şey mi yapıyorum diye düşünerek suçluluk veya utanç hissedebilir. 4-7yaş bitmek bilmeyen soru dönemidir. Herşeyi merak edip sorar. Soruları engellenir, saçma bulunursa ben saçma şeyler soruyorum diyerek suçlu hissedebilir. Bilmediğiniz soruları birlikte araştırabileceğinizi söyleyin. Çocuk yürümeye başladıktan sonra ona zarar verebilecek şeyler kaldırılıp güvenlik önlemleri alınabilir ancak çocuğa zarar vermeyecek durumda olan eşyalar kaldırılmamalı ve uygun şekilde keşfetmesine izin verilmelidir. 1-3yaş çocuklar paylaşmayı bilmezler. Benimki benimdir, başkasınınki de benimdir düşüncesi vardır. Her şey onun için, her şey onun yüzünden düşüncesi (benmerkezcilik) vardır. Başkalarının ihtiyaçları olduğunu düşünemez. Özel oyuncaklarını misafir gelmeden kaldırmasını isteyin. Paylaşmadığı için ona kızmayın, baskılamayın, cezalandırmayın. Bu oyuncağı bir daha vermeyeceğim(vereceksiniz) demeyin. Tutamayacağınız sözleri sarfetmeyin. Tutarlı olamayacağınız sınır(kural) koymayın. Sınırlar içinde özgürlük tanıyarak neye evet dediğinizi gösterin. Hayır dediğiniz şeyler gerçekten kesinlikle "Hayır" olsun(güvenlikle ilgili). 3-4yaşında kendi istediği oyuncakları paylaşır. Paylaşmayı öğretmek için; Çocuğunuzla oynarken ondan oyuncağını isteyin 1-2dk oynayıp geri verin. Bir sana bir bana oyunu oynayın. Bir nesneyi önce o sonra siz kullanın, bir davranışı sırayla yapın (sıralı oyun). Paylaşmayla ilgili kitap okuyun. Eşinizle yemeğinizi paylaşarak model olun. Memeden ayırma durumunda çocukla gündüz bolca oynayın. Aşama aşama memeyi bıraktırın. Sabrederseniz birkaç gün içinde çocuktaki davranış değişiklikleri düzelir. Çocukların yanında kritik ayrılma, bırakma süreçlerinden bahsedilmemelidir(Daha bıraktıramazsın memeyi bu çocuğa vb.). Bu çocukta annem gidecek mi gibi kaygılara yol açabilir. Çocukların tuvaletini yaptığı kaslar 18.ayda olgunlaşır. Uzun süre tuvaletini tutabiliyorsa, bezden rahatsızlanıyorsa tuvalet eğitimine hazır demektir. Tuvalet eğitiminde ise alez ve iç çamaşırı ile çocuk yatırılmalı, çocuk çıplak bırakılmamalıdır. Alıştırma kilodu giyerse altı ıslanır, etraf fazla batmaz ancak çocuk bundan rahatsızlık duymazsa tuvalete yapma alışkanlığı kazanmakta zorlanır. Bez çıkarıldı mı bir daha bez kullanılmamalı(Misafirlik, yolculuk farketmez). Yanınıza lazımlık ve yedek kıyafetler alın eve hapsolmayın. Sakin olunmalı, baskı yapılmamalıdır. Lazımlıkla oyun oynanıp, bir bebek lazımlığa yapıyor gibi oyun oynanabilir. Tuvaletini daha rahat yapabileceği bir yer varsa lazımlığı oraya koyun. En ufak olumlu başarısını takdir edin. Alkışlayın. Bir süre sizinle tuvalete gelip sizi izlemesine izin verin. Banyoda suyu doldurma boşaltma oyunları, tuvalet şarkıları söyleyin. Çocuğunuza oyun araştırırken çocuğunuzun zamanından çalmayın. Ara sıra materyal hazırlayabilirsiniz ama gelişigüzel oyununa katılın. Zaten çocukları en çok geliştiren boğuşma, itiş-kakış oyunlarıymış. Zaten çocuğun her işi oyundur. 3yaşına kadar annesine yapışıktır çocuk. 3 yaş civarında tek başına 15-60dk tek başına oyun oynayabilir. Bazen çocuk siz onunla oynayana kadar oyalanırken oynar sizde tek başına oynuyor zannedersiniz ama o sizi bekliyordur. Bazen de gelmenizi istediği için ağlar. Onu da işlerinize dahil edin ve kendisine uygun görev verin. Ona neyi nasıl yapacağını öğretmeye çalışmayın o zamanla keşfedecektir. 2yaşına kadar çocuklar tek başına keşfeder, oynar. Herşeye dokunur, ağzına,burnuna,kulağına götürür. Boğazına, kulağına, burnuna kaçabilecek materyalleri ona kontrolsüzce vermeyin. Bu yaştaki en güzel oyuncak annesidir. 2-3yaşında çocuk diğer çocukları izler ama onlarla oynamaz. 3-4yaşında diğer çocuklarla aynı ortamda tek başına (paralel oyun) oynar. 4-5yaşında çocuk arkadaşlarıyla, grupla oynayabilir, işbirliği ve paylaşım yapabilir. Mış gibi (sembolik, hayali) oyunlarda bu dönemde oynanır. 4 yaş sonrası kurallı oyunlarda oynayabilir. Araştırmalara göre çocuklar 0-3yaş ekran görmemeli, 3-6yaşta ise günde 13-20dk bunlara zaman ayırabilirmiş. Hatta erken çocuklukta teknolojiyle tanışması çocuklarda sosyal uyum, dikkat, odaklanma, postür problemleri yapabilirmiş. Ortak çözüm; tv açmamak, tablet ve telefona kitlenip kalmamak. Peki bu mümkün mü? Yazar diyor ki bana göre 3-4yaş sonrası ne teknoloji esiri olsunlar ne de teknolojiden uzak kalsınlar. Ancak açıkhava oyunlarından, birlikte yapılan aktivitelerden uzak bir yaşama da girmesinler. Sürekli uzun süreler ekrana maruz kalmak tabi ki problemler yaratacaktır. Parktayken tabletle oynayacak kadar ekrana bağımlı olmamalılar. Sanal ortamlarda asla çocuğu tek başına bırakmayın. Gözlem altındayken oynamasına izin verin. İnternetten kayıtlı kartınızla oyunda alışveriş yapabilir, görmemesi gereken şeyleri görebilir. Saat şuraya gelene kadar oynayabilirsin dedikten sonra kurala uymuyor ve günün kalanında tablet hasreti yüzünden diğer oyunlardan keyif almıyorsa tableti kaldırın kendinizde çocuğunuzda oynamayın. Çocuk küçük yaşta tablet, telefon kullanabiliyorsa buna şaşırmanıza gerek yok (zaten merak duygusuyla keşfetmesi yetişkinden daha kolay, sizin bilmediğiniz şeyleri bulması olası). Sizi gördüğü için fikri de oluyor ve kolayca modeli taklit ederek öğrenebilir. Ayrıca o yapbozlar elinizle çektiğiniz gibi yerine oturuyor önemli olan gerçek 3 boyutlu yapbozu yapmasıdır. Bir araştırmacı 8-14 aylık çocukların bir kısmına DVD seyretmiş ve bir kısmını bloklarla oynatarak beyin aktivitelerini ölçmüş. DVD seyredenlerin beyin aktivitelerinde diğer çocuklardan 1,5 kez azalma olmuş. Telefonunuzda sürekli oyun oynuyorsa telefondaki oyunları silin. Şifreli bir klasöre saklayın. Çocuklar medyadaki şeyleri yetişkinlerin algıladığı gibi algılayamazlar. 7 yaş sonrası ekran maruziyeti en fazla 1,5-2saat olmalıdır. Çocuk ilk 2 yıl alıştığı ortamda(sizin evinizde) bakılmalı. Güvendiğiniz ve sevgi dolu biri bakım vermelidir. İyi ve güvenilir bir kreşe(0-36ay) de verilebilir. 3 yaş civarında çocuk tuvalet alışkanlığı kazanmış, konuşabiliyor ve akranlara ihtiyacı vardır. Bu yaşta anaokuluna (36-66ay) başlayabilir. Anaokulu seçerken; sınıflarda neşeli çocuklar, etrafta neşeli öğretmenler var mı bakın. Yemek kokuyor mu?(Kokmasa iyi olur). Bir çok eğitim yaklaşımı uyguluyor olabilirler ama önemli olan öğretmendir. Sınıfta 7-10 çocuğa bir öğretmen düşüyor mu? Daha fazla öğrenci varsa yardımcı öğretmen var mı? Sınıflar kaç metrekare yeterli serbest oyun alanı var mı? Okulda gün içinde değiştirebileceği farklı mekanlar var mı?(müzik, drama, spor odası...). Mümkünse en yakın okulu seçin çocukların serviste 15-20dk dan fazla yol gitmemesi öneriliyor. Okul binasına genel olarak bakın. Alarm sistemleri, yangın merdivenleri, havalandırma, aydınlatma, hijyen... Okul sahibini, öğretmenlerin mesleki deneyimlerini sorun. Öğretmenler sürekli değişiyor mu bakın. Yemek düzeni nasıl? Size her ay yemek listesi gönderecekler mi? Yemekler okulda pişiyorsa, diyetisyen yardımı alınıyorsa ne güzel. Yemekhane temiz mi ve çocukların boyuna uygun materyaller var mı? Aileyi eğitime dahil ediyorlar mı? Size aylık,haftalık plan gönderiyorlar mı? Çocukları gezilere götürüyorlar mı? Gelişimleri düzenli takip ediliyor mu? Gelişimsel rutin bilgi veriliyor mu? Okula istediğiniz zaman gelebiliyor musunuz? Not: Anasınıfı(devlet okulu,kolejlerde yarı-tam zamanlı eğitim veren okullardır. Yılsonu gösterilerine olumlu bakmamış. Gösterilere ailelerde katılmalı hatta belki serbest şekilde oynanmalı diyor. Çocukların küçük bedenine stres eklenmemeli demiş. Birde sergiler için çocukların motor becerileri değil öğretmenlerin motor becerileri gelişiyor demiş. Çocuklardan fazla beklentiye giriliyor gibi. Çocuk sergiye gelip kendi yaptığı şeyi tanımıyor. Okula gitmeden 1 ay önce çocuğa okula gideceği söylenmeli yavaş yavaş duruma alıştırılmalıdır. Ancak seni sabah bırakıcam akşam alıcam denirse kaygılanabilir. Sürekli okula gideceği de söylenmemelidir. Okulla ilgili merakları olacaktır okulu gezdirmeye götürün. Okulla ilgili gerçekçi olmayan şeyler çocuğu okulda hayal kırıklığına uğratır ve uyum sürecini de bozar. İlk hafta sizde okulda bulunun. İlk gün 30-60 dk sizde onunla kalın. Gittikçe çocuğun okulda kalma süresi artarken sizin kalma süreniz azalır. Okula bırakırken yalan söylemeyin, mutlaka vedalaşarak yanından ayrılın. Çocuğun korktuğu şey okula gitmek değil annesinden ayrılma kaygısıdır. İlk başlarda okuldaki olan biteni size anlatmayabilir, zorlamayın. Siz ona her gün neler yaptığınızı anlatarak model olun. Kız/erkek çocuk baba/anne ben büyüyünce ben seninle evlenicem diyebilir. Bunun sebebi çocuğun anne/babasından hiç ayrılmak istememesidir. Bu cümleyi kuran çocuğa, sende büyüyecek sevdiğin biriyle evleneceksin ve bende senin hep yanında olucam denilmelidir. Çocuklar yaş aldıkça farklı cinsiyette olduğunu farkeder hatta 6-7yaşta cinsel korunum kazanamazlar. Erkek çocuk etek giyerse kız, kız çocuk bıyık takarsa erkek olacağını zannedebilir. 2,5-3yaş civarında cinsel sorular sorarlar. Aslında bu sorunlarda cinsel anlamda bir düşünce yoktur sadece keşif ve merak duygusu hakimdir. Cinsel eğitim üreme eğitimi demek değildir. Size soru sormuyorsa başka yerlerden neler öğreniyor kim bilir? Aman dikkat! Çocuk soru sorduğunda nasıl açıklayacağınızı bilemezseniz "şu anda sorduğun soruyu senin anlayacağın şekilde sana nasıl anlatabileceğimi bilmiyorum bunun için bana biraz zaman ver en kısa zamanda sana anlayacağın şekilde açıklayacağım" diyebilirsiniz. Bu tarz sorulara normal bir soruymuş gibi cevap verin. Soruyu çocuk kime sorarsa o kişi cevap vermelidir. Ergenliğe doğru ana-kız, baba-oğul konuşabilir. 3 yaşından sonra çocukla birlikte çıplak banyo yapılmamalıdır. Özel yerlerimizi herkesin içinde açmamamız gerektiği açıklanmalıdır. Oğlunuz topuklu ayakkabınızı kullanmak isteyebilir, kızınız babasının traş köpüğünü sürmek isteyebilir. Normalde bunun kadın veya erkek eşyası olduğunu ama denemesine izin vereceğinizi söyleyebilirsiniz ancak sürekli yapmamalıdır. Doğumdan sonraki ilk 6 ay bebek sünnet kaygısı yaşamaz. 3-6 yaş ise kastrasyon (penisi kaybetme) fobisi olabileceğinden sünnet önerilmez. Sünnet törenlerini ise kendiniz için yaptığınızı bilin. Hijyenik ped ne diye soran çocuğa bir çeşit pamuk diyebilirsiniz. Zannettiğiniz gibi çocuk regl hakkında bilgi sahibi değildir. Çocuk cevabını bilmediğiniz bir soru sorarsa bunun cevabını bende bilmiyorum öğrenip sana anlatabilirim diyebilirsiniz (Aslında başka zaman olsa birlikte araştırırdık ama bu hassas bir konu ve yaşına uygun açıklama gerekli). Çocukların sorularına verilecek cevaplar; -Ben nerden geldim? -Sen benim karnımın içinde sıcacık bir yerde büyüdün. -Bebek annesinin karnından nasıl çıkar? -Bebek annenin vücudunda bir delikten çıkar. (Resmini çizebilir ve bunun adına vajina denir) (Yazar doğru terminolojinin kullanımını önemseyenler olduğunu söylemiş ama cinsel organı Vulva diye isimlendirmiş ancak Vulva kadının tüm genital organlarını içine alan geniş bir kavramdır, maalesef kadınlarımız rahim(uterus) ve vajinayı da aynı şey zannederler ancak rahim daha içerde bulunan bir organken vajina(vajen) çocuğun dünyaya geldiği 7-10cmlik son çıkıştır.) -Anne benim penisim(pipim) neden yok? -Kızların penisi yoktur. Erkeklerin penisi olur. -Babamın penisi neden benimkinden büyük? -Çünkü baban senden büyük. -Anne/baba vajinanı, penisini görebilir miyim? -Üzgünüm bazı organlarımız özeldir ve kimseye göstermemeli hatta dokundurmamalıyız. Bu organlarımızın ismini her yerde söylememizde gerekmez. 0-36ay kitaplar nasıl olmalı? Farklı sesler çıkaran bez kitaplar Dokunma kitapları (duyusal) Banyo kitapları (sayfalar plastik,çabuk kurur) Kalın karton, mukavva kitaplar 24-36ay; Karton kalın kapaklı, çok az (%20) yazılı, bol resimli kitaplar (konu ev,park gibi gündelik) Bu kitapları okurken tek tek resimleri gösterek sohbet edilerek yazı gösterilerek okunur. 18 aydan sonra sayfa çevirme sorumluluğu verebiliriz. Heyecanla sayfaları hızla çevirmek isteyebilir. Engel olmayın. Sürekli burda ne yazıyor diye sormaya başlayabilir. Çocuklar böylece yazının soldan sağa okunduğunu, kitabın okunmaya ilk sayfadan başlandığını öğrenirler. Kitabın konusu çocuğun ilgi alanı olmalıdır. 4-6 yaşa şiir, biyografi de okunabilir. Çocuğa sorun yaşadığı bir durumla alakalı kitapta okunabilir ancak kıyaslamadan sadece normal bir kitap gibi okunmalıdır. Çocuğa kitabı okumaya başlarken yazar ve çizerinin adını da söyleyin. Çocuk sürekli aynı kitabı, aynı tonlamayla okutmak isteyebilir. Sonunu bildiği kitabı dinlemek onlara rahatlık ve güven verir. Her defasında yeni bir şey keşfeder. 6 yaşına kadar çocuk kuralların ne olduğunu, neden var olduğunu, neden uyulması gerektiğini tam olarak anlayamazlar. Arada yapar arada yapmazlar. Çocuklar sınırlar içinde kendisini güvende hissederler. Yaş ve gelişimine uygun sınırlar içinde özgürdürler. Okulöncesi çocuklara somut kurallar koymak daha iyidir. Balkom demirlerine uyarı işareti asmak gibi. Balkondan düşünce hiç bir şey olmayacağını zannettiği için bununla ilgili fazla vahşet içermeyecek hikaye anlatılabilir. Erken çocuklukta akıllarında tutamayacak kadar çok kural koymayın ki aklında tutup uygulanabilirliği artsın. Kuralları açık ve net söylemelisiniz. Kurala neden uyması gerektiği açıklanmalı ve kuralı nasıl yerine getireceği konusunda model olunmalıdır. Mesela oyunun bitince oyuncaklarını toplamanı istiyorum. Böylece onlara takılıp düşmez ve onları aradığında kolayca bulabilirsin. Hadi legoları sepete koyalım. Arabaları bu kutuya dolduralım. Sonra da kendisine aferin denir. Hatta başka birine oyuncaklarını topladığı için anne memnuniyetini anlatabilir. 5-6 yaş çocuk odasını toplamadığında siz toplamayın. Toplarken ona yardım edebilirsiniz ancak kendisi toplamalıdır. Yine de toplamazsa bir oyuncağının üzerine yanlışlıkla basın ve oyuncak kırılıversin. Yanlışlıkla oldu kusura bakma çok dağınık olduğu için göremedim diyebilirsiniz. Ancak kriz anında yeni bir kural koymamaya dikkat edin, sizi duymaz bile. Tehdit etmeyin, yalvarmayın. Bir kurala çocuk uymuyorsa sebebini sorun. Çocuğu sürekli övmek, emir vermek, uyarmak, gözdağı vermek, eleştirmek, suçlamak doğru değildir.
Korkma! İyi Bir Annesin
Korkma! İyi Bir AnnesinSaniye Bencik Kangal · Elma Yayınevi · 20171,653 okunma
·
869 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.