Gönderi

Belki de böyle başlamalıyım yazmaya. Kendimden başlamalıyım. Benden uzak olan onca şeyi yazmaya çalışmak, en azından bunun çabası, delilik olmalı. Ben, benden uzak olan bir şeyi nasıl yazabilirim ki? Onu yazabilmek için önce onu anlıyor olmam gerekir. Oysa onu anlamak için, benden bir parça olmayan, benim bildiğim gerçekliğimin dışında olan bir şeyi, yine ancak kendi duyularımla veya bu gerçekliği anlayış biçimimle anlayabilirim. Oysa o şey öyle uzak ki bana. Belki de bu yüzden hep bir şeyleri yazıyorken o hissettiğim eksiklik duygusuyla tamamlayamıyorum yazmaya çalıştıklarımı. Ama benden uzak olan bir şey varsa, o şey yine benim. Kendim. İçinde bulunduğum, içimde bulunduğum bu şey onu anlamlandırmaya çalıştığım her anda daha da yabancılaşıyor bana. Dahası bu şeyin içinde yapayalnızım. İçine konulduğum bu yerin, bu evrenin yarıçapını hesaplayıp benden olmayan şeylerle benden olan şeylerin hacimlerinin oranıyla bulabilirim belki yalnızlığımı; nicel olarak böyle bir sonuca ulaşabilirim en fazla. Ama kafamın üstüne dikilen kainatla, benden başka kimsenin ulaşamadığı o yerde daha da yalnız değil miyim? O şeyin çapını hesaplayamam ki. Suretler, utangaç anlarım, bağrışmalar, ayrılıklar veya aşklar. Hepsi bir şekilde orada yer edinmiş, birileri tarafından konmuş. Ben koymadım onları oraya. Bazen tutup yalan uydurup kandırasım geliyor, bu kafamın üstündekini yöneten adamı ama beceremiyorum. Ben oradayım. Yalnızlığımda bir şeylere daima maruzum. İnsanın yalnız kalma korkusu, o şeylere maruz kaldığından mıdır?
··
36 görüntüleme
İncelikli hayta okurunun profil resmi
Benimle dalga geçiyordu. Ben onun için yazıyordum. Belki bir gün okur diye belki bir gün...
İncelikli hayta okurunun profil resmi
Bana niye aşık olsun ki niye? Niye sevsin ki? Sevmedi zaten. Hiç sevmedi biliyorum. Ben de Valla neyse...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.