Ama insanlar yabancı, huzursuz ve düşünceliydi...
***
Rusya'dan kucak dolusu selam sizlere değerli okurlar! Bugün sizlere Rus edebiyatının babası
Fyodor Dostoyevski'nin, karakterlerin soğukluğunun Rusya'nın soğuğundan aşağı kalır yanı olmayan, novella türünde eserini takdim edeceğim.
Ev Sahibesi ; 1847-1848 yılları arasında yayımlanmış biri uzun dört hikayeden oluşan, o her zamanki alışık olduğumuz klasik Dostoyevski üslubunda, kimine göre sıkıcı kimine göre -mesela bana göre- gayet de akıcı, sürükleyici bir eser.
Birçok Dostoyevski eserinde olduğu gibi bu eserde de yalnızlık, toplumdan soyutlanma, memurluk minvalinde yansıtılmaya çalışılan bürokratik kast sistemi, ölüm, hastalık gibi konular işlenmiş, parçalı bulutlu bir atmosfer yaratılmış. Biçem, üslup gibi teknik açıdan diğer eserlerinden pek farklı olmasa da bu eserde göze çarpan önemli bir detay vardı:
Yazar bu öykülerde hep bir açık kapı bırakma, zihnimizde soru işaretleri bırakma halinde. Her hikayenin sonunda "eee, bu kadar mı, noldu ya" gibi tuhaf ifadelerde bulundum ve Aykut Elmas'ın şu meşhur:
"nasipte varsa , eee , bu kadar." diyaloğunu anımsadım.
Ezcümle, favori öyküm kitaba ismini veren "Ev Sahibesi" olması ile beraber genel anlamda beğendiğim, orta şeker bir eserdi. Mutlaka okuyun, çok şey kaçırırsınız diyemem belki ama kronolojik okuma yapıyorsanız da okumaktan zevk alabileceğiniz bir öykü.
İyi kitap, okumalar dilerim...
Ev SahibesiFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202210,6bin okunma