Bu kitapta altını çizdiğim öyle çok satır var ki, bir sayfayı iki üç defa bir okuyup her okuduğumda bu acı karşısında canımı yakan ruhumun derinliklerinde var olan dikenlerle karşılaşmak. Acı, çok acı... Yıllarca kaçtığım sorularla ile beni ansızın yüz yüze getirmen çok gaddarca Kafka. Gaddarca da olsa ruhumun bu temizliğe ihtiyacı vardı. Adeta palto gibi ruhuma sinen bu hastalıklı soruları def ettin mabedimde. Ama bunu yaparken acı kahkahalar atmaktan kendimi tutamadım. Umarım bu gülüşüm sana da acı vermemiştir. Yine de teşekkür etmek istiyorum sana, Teşekkür Ederim.
Geçenlerde şöyle bir yazı okudum "Bol bol kitap oku biri seni derinden etkileyene kadar oku. Onu bulduğunda kimseyle paylaşma. O hikaye senin. Beğenmediğin sayfayı yırt sevdiğin yerleri yıldızlarla donat. Başucunda dursun. Belki bir gün biri gizlice o sayfaları keşfeder. Seni daha iyi tanıma imkanı olur." Babaya Mektup kitabın baç ucumda ruhuma ayna tutmak isteyene rehber olacak şekilde bekliyor. İşte bu yüzden bekli alıntı paylaşmayacağım. Beni karmakarışık eden sözcük gruplarını bana kutsal kılıp kendi mabedimin duvarlarına kendim kazıyacağım. Ben de mabedimde huzurun gelip beni bulmasını bekleyeceğim. Bahsettiğin o üçüncü dünyanın benim için dönmesini bekliyorum. Bekliyorum Kafka ruhumu bir cam fanus ile kapatıp bütün benliğimle bekliyorum.