|Çanlar Kimin İçin ÇalıyorErnest Hemingway’ in İspanya İç Savaşı esnasında muhabirlik yaparken tanık olduğu olaylardan esinlenerek yazmış olduğu kitabı “Çanlar Kimin İçin Çalıyor”, savaş esnasında bir köprüyü havaya uçurmakla görevlendirilmiş Robert Jordan’ ın gerillalardan oluşan bir grup ile iş birliği üzerine temellenir. Kitapta görevi vasıtasıyla gittiği bölgede genç bir kadına aşık olan Robert Jordan’ ın yaşamının dört günü, faşistlere karşı direniş gösteren “Cumhuriyetçi” grubun gözünden anlatılır.
Erişmiş olduğu ünü ziyadesiyle hak ettiğini düşündüğüm kitap içinde Türkçe karşılığı verilmeyen birçok İspanyolca terim barındırması ve betimlemelere sıkça yer vermesi sebebiyle akıcı olmayan bir üsluba sahip. Bu yüzden benim okumakta zorlandığım eserlerden biri oldu. Kitaba başlamadan önce bu bilgiyi göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim.
...
“Çanlar Kimin İçin Çalıyor” İçinde aynı anda birden çok duyguyu barındıran bir kitap. Normal bir yaşama özlem duyan insanların, umudun, korkunun, aşkın ve öfkenin hikayesi aslında.
Hemingway, yazdıklarıyla savaşların herkesçe bilinen fakat görmezden gelinen kara yüzünü gözler önüne sermiş; savaşlar galibiyetle dolu yüzlerinin altında acı ve keder barındırır. Etkileri kısa sürecek olan galibiyetler, uzun sürecek olan mutsuzlukları sırtlayarak gelir bir savaş sonlandığında.
Aynı satırları okur fakat kimse aynı satırları okumuyordur aslında; benim için savaşanların hikayesi değil, duyguların hikayesiydi bu kitap.
Ve bizler, belki bir gün anlayabiliriz. savaşlardan geriye zaferin değil yıkıntıların kaldığını. Umut da bittiğinde geriye kalanın sadece acılı insanlar olduğunu.
Savaşlar acımasızdır ve hiçbir savaşın bir kazananı olmaz. Hiçbir savaşın sonunda kazanılan zafer, insana mutluluk getirmez.
Umarım bir gün tüm bu yıkıntıların ardından kafamızı kaldırıp baktığımızda en zor savaşların, savaşları bitirmek için yapılanlar olduğunu görebiliriz diyerek bir kaç alıntıyla son veriyorum incelememe. Keyifli Okumalar...
•“Acı çekmeye dirençli biçimde yoğrulduğumuzdan fazla acı çekmiyoruz, acı çekenler bu iklime elverişli olmayanlar.”
•“Ne zaman, bu insan eline benzeyen, uzun cırnaklı, kurutulup ayasından kilise kapısına çakılı pençeyi görsem, keyiflenirdim... Baharın ilk günlerinde, o tepenin yamacında ayıyla karşılaştığımı anımsadığımda göğsüm kabarırdı. Ama bir insanı öldürmekten geriye güzel bir şey kalmaz, onun pençesini kiliseye çivileyemezsin.”
•“Emirlere uyarsın, ölürsün ya da yaşarsın, sonunda ne olacaksa olur. Bir rejimde yaşamak o rejime karşı savaşmaktan çok daha kolaydır.”