Kitapta iki farklı çöküş öyküsü anlatılmaktadır. Madem de Prie değil de beni daha çok kitapta küçük bir yere sahip olan Boris etkiledi. Kendi vatanı ve ailesinden uzakta evine dönmeye çalışan kimsenin kendisini anlamadığı bir adam...
Spoiler*
Sonunda ölmesi beni felaket üzdü. Ben okurken evine ailesine ve çocuklarına kavuşmasını çok istemiştim. Fakat belkide bu şekilde daha etkileyici bir sona dönüşmüştür.
Boris'e karşı bu üzüntüyü hissetmeme rağmen Madem de Prie için bunu hissedemedim. Kelimenin tam anlamıyla hem mecazen hem de gerçek anlamda kendi sonunu kendi hazırladı. Güç uğruna her şeyi riske attı. Sürgüne gönderildiğinde ise haliyle delirdi. Yalnızlık insanı yavaş yavaş delirtir. Her zaman etrafımızda ufacık bir ses ararız. Madem de Prie'nin gürültülü ve hareketli saray hayatından sonra o sessiz çiftliğe alışması o karakterdeki birisi için neredeyse imkansızdı. Ve sonunda kendini öldürmesi kaçınılmaz bir sondu.