Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

158 syf.
·
Puan vermedi
Bütün dünyanın sahne olduğunu ileri süren William Shakespeare, çok yönlü İngiliz yazar, şair, oyun yazarı ve oyuncu. Soneler adlı şiir topluluğu dil bakımından İngiliz edebiyatında sıkı bir yere sahip, bu konuya hâkim olamayacağımdan fazla yorum yapmam doğru değil. Zamanın ruhunu iyi yansıttığı gerçeği sonelerde fazlasıyla hissediliyor. Sonelerle gönlünün kilidini açtığı betimleniyor. Sevgi, aşk, kıskançlık, karamsarlık lirik sesinde hayat buluyor. Tabi bu detayı daha iyi yakalamama sebep sone 126’ya dek sarışın bir erkeğe atfedilmiş olmasıdır. Talat Sait Halman’ın önsözüyle; sarışın gencin soyluluğu, aslında manevi bir temizlik, arınmış bir ruhun boyutu. Böyle bir güzelliğe duyulan sevgi, cinsel ihtiyaçların çirkinliğinden uzak kalır. Soyut bir sevgidir o. Sarışın gençte dış güzellik gerçek bir gönül zenginliğinin, yaşama dürüstlüğünün ve manevi değerlerin belirtisidir. Güzellik, bu anlamda erdemdir. Sonelerdeki bu estetik anlayışında (gerçekten böyle bir anlayış varsa) bir dinsel nitelik bulmak mümkün. Güzellik bir erdemse ona gönül vermek ve tapmak, onun üstün ahlakına ermeye çalışmak gerekir. Güzelliğin böylesiyle vuslat olmayacağı için, seven gönül ona erişememekten doğan çileye katlanmalıdır. Seven ve bu çileyi çeken gönül arınır, bedenden koparak gerçek temizliğe ulaşır. * 141. sonesinde bu durumu: … Çektiğim illetlerdir varlığımın kazancı; Bana günah işletip verdiği ödül: sancı. Bu nedenledir ki sonelerin derinliği kendi içlerinde aranmalıdır. İlk sonelerinde sürekli olarak sevdiği kişiye kendinden bir parça bırakmasını öğütlediğini görüyoruz. Bu şekilde ecelin mutlak fatih olamayacağını da belirtiyor. Şekspir, kendini o kadar aşmış bir karakter ki üremeden ölmenin varlığa aykırılığını, insanın değerinin bununla ölçüleceğini de ekliyor dizelerine. Yakıcı aşkının uğruna ise bizim deyimimizle canından can vermek isteyeceğini ise her fırsatta dile getiriyor. O denli ileriye gidiyor ki dimağıma şu satırları ekliyor. “Yıldızlar kör olunca sevgilimdir nur döken.” 23. sonesinde … Sevgimin gücü beni paramparça etmiş de Aşkın bütün yükünü omuzlarıma yıkmış. Öyleyse kitaplarım söylesin güzel sözler, Sussun dilli gönlümün dilsiz laf ebeleri, Onlar sevgi dilenir, ama bir çıkar bekler; Gönlün sözü, bollukta hepsinden çok ileri. Sessiz aşk ne yazmışsa onu oku ve öğren, Aşkın ince aklıdır gözlerle duyup bilen. Yüce dizeleriyle anlatmıştır. Ötesi daha iyi anlatılamazdı sanıyorum. Soneleri kendi hayat akışı ile bir tutarak sonucu hep sevdiceğine bağlamış. (ilk 126 sone sarışın erkek, 127-152 ise esmer bir kadın, belki de kim bilir eşi.) Kendi tabiriyle huzur içinde ellerini kavuşturmuş, beklemiş. Rüzgâra, gelgite ya da denize aldırmamış ve artık zamana ve ya kadere isyan etmemiş. Ona ait olanın ona geleceğini ummuş. Eline geçen her ne olursa olsun aşkının gölgesi diye kendini oyalamayı ihmal etmemiş. “Mecazı fos çıkaran, sevgilimin eşi de yok” diyerek zamanında yavuklusuna göz diken ozanlara da bir gönderme yapmıştır. Bak bak laflara bak. Aşkını her geçen gün ekleyerek büyütmüş, iç yangınlarına bir yenisi ekleyerek; Beklemek cehennemdir, ama beklerim seni, İyi kötü demeden, suçlamadan keyfini. Dizeleriyle canımıza okumuştur. 29. Sonesinde ise: Öyle bir servettir ki sevgini anmak bile, Sultanlarla yer değiş deseler de nafile. Diyerek noktayı koymuştur. (Korkmaz kim ki zaten?!) Zalım Şekspir, anlayacağınız öyle bir şairdir ki deler geçer adamı. Aşk tanrısının taze ateş aldığı yeri Canıma şifa bildim: sevgilimin sözleri. Kimin için yazdın bunları zalım ??? … Sen benimdin: rüyanın görkemleriyle doldum. Ben, uykuda sultandım, uyanınca hiç oldum *
Soneler
SonelerWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20218,9bin okunma
·
91 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.