Ölüm, artık, onların en yakın komşusu olmuştu. Hem de 'teklifsiz' bir komşuydu. Kapıyı çalmadan itip içeri giriyor, onlarla baş başa, diz dize oturup yarenlik ediyor, sevgili kardeşleri kılığında evden çıkıp gidiyordu. Evet, ölüm, artık hiç de korkulacak bir nesne değildi. Ölüm, Hüseyin gibi, Fatma gibi, babaları gibi, ağabeyleri gibi, büyükanneleri gibi, en sonra da Sefer gibi sevgili, sevimli, zavallı bir nesneydi.