Brontë Kardeşlerin en küçüğü, Anne Brontë'nin kalemiyle de tanışmak, sonunda nasip oldu. Emily Brontë ve Gotik eseri Uğultulu Tepeler, şöyle ayrı bir yerlerde dursun... Anne'nin Agnes Grey'de seçtiği konu ve yazım tarzı, büyük ablası Charlotte'un eserlerini anımsattı bana. Tıpkı Charlotte'un Jane Eyre ve Lucy Snow karakterleri gibi, Agnes Grey'de gencecik yaşta mürebbiye olarak çalışmaya başlıyor. Başından türlü hadiseler geçiyor. Evinden, yurdundan uzaklarda, tanımadığı zengin ailelerin malikanelerinde bir başına ayakta kalmaya çalışıyor. Birinci tekil ağızdan yazılan Agnes Grey gibi romanların, kahramanın iç dünyasını, hislerini ve düşüncelerini ortaya koymakta, diğer tekniklerden çok daha etkili olduğu kanaatindeyim. Bu eseri, Hayat Neşriyat'ın, 1970 basımı, sayfaları sararmış, şömizli ve ciltli baskısından okumak, benim için ayrı bir keyifti. Çeviri çok güzeldi ama on dokuzuncu yüzyıl İngiliz köylüleri, tuhaf biçimde Anadolu ağzıyla konuşuyorlardı. Bu durumu başlarda biraz garipsedimse de okudukça alıştım ve yadırgamadım. Açıkçası, beklentimi düşük tutarak başlamıştım bu esere. Öyle ya, Brontë kardeşlerin yazdığı her kitap başyapıt mı olacaktı sanki? Ama yanılmışım. Jane Eyre kalitesinin hemen yanı başında bir kitapla karşı karşıya olduğumuz gerçeğini çok geçmeden idrak ettim. Yazarlıktan ziyade şairlik yönüyle öne çıkan Anne Brontë, bu yeteneğinin de yardımıyla olsa gerek, tüy gibi hafif ve bir o kadar da şiirsel ve zengin anlatımıyla, okuruna, "iyi ki okumuşum bu eseri" dedirtmeyi başarıyor. En azından ben, "iyi ki okumuşum" dediğimi söylemeliyim. Ve son olarak şunu da eklemeliyim ki, tıpkı Jane Eyre'de olduğu gibi bu eserde de aşkın; en temiz, en tutkulu ve en lirik hallerinin üst düzey bir numunesini bulacaksınız. Tadı damağımda kalan bu güzelliği, bir gün mutlaka tekrar okumak niyetindeyim.

Agnes GreyAnne Brontë · Doğan Kardeş Matbaacılık Hayat Neşriyat · 1970630 okunma

·

210 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Mehmet Bahçeci