İncelemede bahsettiğim şeyi Şolohov 2.ciltte çok daha güzel bir dille açıklamış:
“Asker yoldaşlar;
Bu musibet savaş iki yıldan beri sürüyor. Sizler iki yıldır başkalarının çıkarlarını savunmak için siperlerde çürümektesiniz. Bütün ulusların işçi ve köylülerinin kanları iki yıldan beri akıtılmakta. Yüz binlerce asker öldü, yaralandı, geride yüz binlerce dul ve yetim kaldı: İşte bunlardır bu katliamın sonucu. Ne için dövüşüyorsunuz? Kimin çıkarlarını savunuyorsunuz? Çarlık Hükümeti yeni topraklar ele geçirmek ve bu toprakların insanlarına da tıpkı Polonya ve başka ulusların insanlarına yaptığı gibi zulmetmek için milyonlarca askeri ateş hattına sürmüştür. Dünya sanayicileri işletme ve fabrikalarının ürünlerini satabilmek için ellerinde tutmak zorunda oldukları pazarları ve kârlarını paylaşmak istemiyor; onun yerine bu pazarları silahlı kuvvetler zoruyla bölüşüyor; siz cahiller de onların bu çıkar savaşında ölüme gidiyor, sizler gibi alın teriyle yaşayan insanları öldürüyorsunuz.
Yetsin artık bu dökülen kardeş kanı! Uyanın emekçiler! Düşmanınız, sizler gibi kandırılmış olan Avusturya ve Alman askerleri değil, kendi çarınız, kendi sanayicileriniz, kendi toprak ağalarınızdır. Silahlarınızı onlara çevirin. Avusturya ve Alman askerleriyle kardeş olun. Sizleri hayvanmışsınız gibi ayıran dikenli tel engellerinden birbirinize ellerinizi uzatın. Sizler birbirinizin işçi kardeşlerisiniz, emeğin kanlı nasırları hâlâ avuçlarınızdadır; sizin aranızda bölüşülecek hiçbir şey yoktur. Kahrolsun istibdat! Kahrolsun emperyalistlerin savaşı! Dünya emekçilerinin birleşmesi onuruna, hurra!”