Saramago’nun bir kitabı da boş çıksın, eh işte dedirtsin arkadaş! Beynine kurban olduğum, diline hayran olduğum koca Saramago!
Şunu söylemek lazım; bu kitap, her yerde yazandan farklı olarak, sadece alışveriş merkezlerinin hayatlarımıza etkisiyle ilgili falan değil. Yaradılış konusuna da çömlekçilik metaforuyla değinmiş. İnsanı sorgulamış. İnsan, Saramago’ya özgü tespitlerle ve o ince mizahla harmanlanarak tarif edilmiş. AVM olgusu da hiç de öyle çiğ çiğ yerilmemiş, kendi içindeki sistem ve insanın seçimlerinin doğal sonucu olarak varlık gösteren bir yapı olarak tasvir edilmiş. Yazara özgü düşsel gerçeklik unsurları da en oturaklısından yerlerini almış.
Bazı okurlara zor gelen ama şahsen benim tam manasıyla kolaylık ve mest unsuru olarak gördüğüm Saramago noktalama sistemi, o upuzun ama sıkmayan ve apaçık cümleler... hep hissettiğim keşke hiç bitmese hissi...
Bu kitapla da teyit etmiş oldum; Saramago, şu dünyadaki açık ara en sevdiğim yazar, ve sanırım en sevdiğim zihin.
Ek: Çeviri muazzamdı. Çok akıcı ve yazarın üslubu güzelce korunarak çevrilmiş ama redaksiyon biraz zayıftı. 3-5 yazım yanlışı olan kitaplara kimse laf etmez, ama bu metinde epey “tipo” vardı. Bu da çevirmenin değil, editörün işidir. Tam anlamıyla bir çeviri ve editörlük fecaati olan İsa’ya Göre İncil’deki kadar değil elbette bu hatalar ama var mı? Var.