Başından itibaren, sizi ağlatmaya ant içmiş ve etkilendiğiniz için okumayı bırakmak istemenize rağmen sizi kendine çekmeyi başarıp kopamamanızı sağlayan muhteşem bir kitap. Tek oturuşta bitirebileceğim kadar akıcı, dili sade ve sayfa sayısına göre çok çok doyurucuydu. Biraz da fazla ağlatmış olabilir.
“Kuşlar tutsak yaşayamazlarmış. Ya çocuklar, İnci? Onlar tutsak yaşayabilirler mi?”
“Dışarısı ne kadar büyükmüş! Dışarısının gökyüzü de kocaman.”
Eser; çok sevdiği İnci ablasının gidişine uyanan ve küçücük yaşında özgürlüğünden olan Barış’ın, çevresinde olup biten şeyleri, çocuk aklıyla anlamlandıramadığı haksızlıkları yazdığı mektuplardan oluşuyor. Her ne kadar çoğu mektup demir kapılara takılıp İnci’ye ulaşmasa da... Aslında yazarın içinde bulunduğu durumu, düşüncelerini, doğrularını bir çocuğun masumiyetiyle okuyoruz.
"Bak, uçurtma kaçmış!"
"Hani bakayım! Nereden kaçmış?"
"Bizim göğümüzden kaçmış. Ama sakın onu
vurma!"