Gönderi

Hep “biz”den olan, bizim gibi düşünen, bizim gibi yaşayan insanlar aramayı sürdürüyoruz. Buluyoruz da. Burnumuz her yerde tanıdık kokusu alıyor. Hep “bizimkiler”den güç alıyoruz. Kamuda ve hatta özel sektörde yükselmeler hep bazı toplumsal asansörler sayesinde oluyor. Hemşericiliğin, hısımı, akrabayı, eşi dostu, “bizimkiler”i kayırmanın alıp yürümüş olması eski soy-sop tarzı örgütlenmemizin bakiyesi davranışlardır. İdeolojik-siyasi segmentlerin sembolleri (örneğin bayrak, Atatürk, din, Türklük, Batılılaşma, laiklik gibi) de toplumumuzun tarihsel belleğinin bir devamı niteliğindedir ve fanatizm için çok verimli bir besiyeridirler. Sürekli birbirimize sataşıyoruz, niye böyle yapıyoruz diye sormadan. Suçu hep diğerlerine, öteki ilden, öteki partiden olanlara atıp duruyoruz. Hepimiz iltimastan, adam kayırmacılıktan, haksızlıklardan yakınıyoruz ama hepimiz aynı davranış kalıbının içindeyiz. “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diyenler, ne çok burada! İşte o her birimizin “kim” olduğumuz, sırtımızı dayadığımız yer ise, fanatizmimizin atlama tahtasıdır.
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.