Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

662 syf.
·
Puan vermedi
·
22 günde okudu
Okuduğum üçüncü serisi olmasına rağmen inceleme yazmak harcım değilmiş gibi hissetsem de duygu ve düşünceleri kayıt altına almak adına yazıyorum bu incelemeyi. Yaşar Kemal’in kendine has bir dili var ki bir kere tanıştıktan sonra onu okumak alışkanlığa dönüşüyor. Onun kitaplarıyla çıktığım her yolculuktan kişisel olarak biraz daha gelişmiş, gönlümü ve heybemi doldurmuş olarak geri dönüyorum. Onu okurken hiç görmediğim diyarları karış karış geziyorum; Anavarza kayalıkları, Hemite Kalesi, Düldül dağı, çakırdikenleri, portakal çiçeği kokusu.... Kitapları aynı coğrafya, aynı insan tiplemeleri üzerine kurulu gibi görünse de her eseri ayrı ve evrensel bir konuyu ele alıyor. Bu süreçte de müthiş betimleme gücüyle olayın orta yerine bırakıyor bizi. Sadece doğa tasviriyle değil insanın iç dünyasını ve duygusunu da önümüze çıkarıp koyuyormuşçasına anlatıyor. Akçasazın Ağaları serisinin ikinci romanı olan Yusufçuk Yusuf, birbirine düşman iki derebeyi olan Derviş Bey ve Akyollu Mustafa’nın kan davasını konu alsa da derebeylik sisteminin çöküşü ,kapitalizmin benimsenmesi ve bu süreçte ekonomik değerler uğruna yiten insani yönlerimizi aktarıyor. Düşmanını bile mert, delikanlı insanlardan seçip aksini kendine edilen bir hakaret sayan anlayıştan , ekonomik gücü olanlara karşı dostluğu(!) oynayan anlayışa geçişi adım adım işliyor yazar. İnsan onurunun değersizleştirilmesini kendimize yediremeyip direnirken zaman zaman umutsuzluğa düşsek de “Umut kesmek insanlığa aykırıdır.” diyerek ufacık bir kıvılcıma tutunduruyor bizi Yaşar Kemal. “Yapayalnız olmak” diyor sonra ,bunca kalabalığın içinde ıssız kalmak, düşünce ve duygusunu anlayan birine rast gelmemek... Onun deyimiyle tâ yüreğimin başında hissediyorum o duyguyu.
Yusufçuk Yusuf
Yusufçuk YusufYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20191,152 okunma
·
296 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.