John Stuart Mill'in (Yararcılık adlı kitabının çok bilinen bir bölümünde) "Mutlu bir domuz olmaktansa mutsuz bir Sokrates olmak daha iyidir" görüşünü savunduğuna göre tutarlı bir yararcı sayılamayacağını ileri sürenlerin yanılgısının temelinde, görünüşe göre, mutluluk ile doyum arasındaki karışıklık yatar. Mili hiç kuşkusuz, hiçbir zaman bu şekilde bir ifade kullanmamıştır. Sadece söz konusu kitabın Fransızca ilk baskısında böyle bir çeviri hatası yapılmıştır. Çok sık söz edilen (ve kitabın son iki çevirisinde bu cümle düzeltildiğine göre bir anı olarak aktarılan) bu bölüm de, Mill sadece daha önce söylediğimizi, doyum ile mutluluğu birbirine karıştırmamak gerektiğini hatırlatır: "Doyuma ulaşmış bir domuz olmaktansa doyuma ulaşmamış bir insan olmak daha iyidir; doyuma ulaşmış bir budala olmaktansa doyuma ulaşmamış bir Sokrates olmak yeğdir (...) Her kim ki bu tercihle mutluluğun feda edildiğini düşünür... O, son derece farklı iki kavramı, mutluluk ve doyum kavramlarını birbirine karıştırmaktadır." Le Monnier'nin hatalı çevirisi (Librairie Felix Alcan, Paris, 1919, s. 18) ise şöyledir: "Doyuma ulaşmış bir domuz olmaktansa mutsuz bir insan olmak, mutlu bir budala olmaktansa, mutsuz bir Sokrates olmak daha iyidir." Mill'in savının, gerçekte, mutluluk ile doyum arasındaki farkı anlamış bir kimse için akla aykırı hiçbir yanı yoktur. Basitleştirilmiş bir örnek, doyuma ulaşmamış bir Sokrates'in bütün bir yaşamı boyunca, her şeye karşın, doyuma ulaşmış bir domuzdan nasıl çok daha mutlu olabileceğini kavramamıza yeter. Bir domuzun sadece tek bir arzu, mısır yeme arzusu duyabileceğini varsayalım. Tamamen doyuma ulaşmış (arzuladığı her şeye daima sahip olmuş) bir domuz, tüm yaşamı boyunca ancak tek tip bir zevki tadacaktır. Sokrates'in ise (yine daima basitleştirerek) dört arzusu olduğunu varsayalım: Yemek yemek, tiyatroya gidip Sophokles'in yapıtlarını seyretmek, felsefi tartışmalara girişmek, yurdunun yasalarında ve kurumlarında reform yapmak. Bu dördüncü arzu üzerinde durmak, domuzun aksine, Sokrates'in hiçbir zaman tam bir doyuma ulaşmayacağını anlamak için yeterlidir. Ancak (domuzun yakasını sıyırdığı) kendisinin ise kaçınamadığı doyumsuzluğa karşın, Sokrates söz konusu hayvana oranla yaşamı boyunca çok daha fazla sayıda ve değişik zevkler tatmış olacaktır. Yararcıların söz ettikleri mutluluk işte bundan oluşmaktadır. Rawls, yararcılığın "Toplumsal huzur, doğrudan ve yalnızca bireylerin doyum ya da doyumsuzluk düzeylerine bağlıdır" görüşünü savunduğu kanısında olduğuna göre besbelli ki bunu anlamamıştır.
Sayfa 104 - İletişim Yayınları - Çeviren: Bülent Arıbaş - I. Baskı 2006, İstanbul •İkinci Bölüm: YARARCI LiBERALiZMKitabı okudu