Gönderi

Uygulamadaki başarılar akıllı olmanın ölçüsü olarak kabul edilecek olursa, zeki yerine konmak, sadece korkudan veya mahcubiyetten hiçbir işe kalkışmayan bilgeye ya da hiçbir şeyden kaygı duymayan budalaya yakışmaz mı? Budala mahcubiyet nedir bilmez, olası tehlikeleri hesaba katma alışkanlığı da yoktur. Bilge kendinden evvelkilerin yazdığı kitaplara sığınır ve bunları karıştırmak suretiyle sözcükler arasında eşelenip durur. Budalaya gelince, o her işe kendi soyunur ve başarılı olmak için elinden geldiğince gayret eder. Hal böyle olunca da gerçek zekâ olduğuna inandığım olguyu elde eder. Kör Homerus dahi görmüş nitekim bunu: “İşler olup bittikten sonra budalanın da aklı başına gelir."..
·
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.