Gönderi
Kitabın ön sözünden bir pasaj;
“...Sözün büyüsü mü desem, buğusu mu desem, bilemiyorum. İnsanı saran ve sarsan o gücü kuşanan ilk ozan ne Homeros’tu, ne de Nâzım’dı... Ancak bu coğrafyada ve dünyada ‘dilde destan’ olan iki büyük ozandı onlar, yurttaşlarımız bizim... Bundan yaklaşık 2900 yıl önce yaşamış olan Homeros kendi çağından 300 yıl kadar önce yaşamış, bir denizin iki kıyısını karşı karşıya getiren Troya savaşında, tanrıların demirden yüreğine insanın toprak yüreğiyle seslenen Hektor’un acısını bugüne, yarınlara taşırken, Nâzım da kendisinden 500 yıl evvelinden, ballı incirleri hep beraber yiyebilmek uğruna yapraksız bir incir ağacının dalında sallanan şeyhinin, Bedrettin’in özlemini ulaştırdı bize, ulaştıracak bizden sonrakilere...”
Öyle ki şiirin duygusal yapısını, imgesini, dilini, özünü, sözünü kısaca şiiri oluşturan unsurları; ideolojik, dünya görüşü, varoluş vs kavramlarıyla felsefi açıdan inceleyen ve bu incelemelerin sonucunda felsefeye adanan hayatlar olan filozofların düşünce yapısıyla geliştirildiği, onların da yazdığı şiirlerin felsefi açıdan yapısının incelendiği, dönem olarak yüz yıllar olsa da anlam bütünlüğü bakımından her şairin aslında değindi konuların aynı yolda olduğunu gösteren, felsefi metinlerin aralarına inceleme amaçlı konulan şiirlerde soluklanabileceğiniz ve o şairi, filozofu, ozanı daha iyi anlamanızı sağlayacak açıklamaların olduğu 246 sayfalık bir kitap.
·
313 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.