Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

tarih boyunca birçok meselede hep ifrat ve aşırı fikirleri tercih ve müdafaa etmiş olan Batı, günümüzün modern havasında aynı fikirlere sahip çıkmak mümkün olmadığı için, şiddetli bir reaksiyon havası ile reddetme durumunda kalmıştır. bu durum, onu intikamcı bir halet-i ruhiyeye ittiğinden, eski ifratı reddedip, yeni bir şekil ararken, vasattan ziyade tefriti, öncekinin tam zıddını tercihe sevketmiştir. böylece meselelerin en mâkul çözüm yolunu bulmada bocalamaya başlamış; öte yandan içtimaî hayatta ortaya çıkan zıt görüşlerle de, cemiyetin çeşitli meselelerinde fikri anarşi içine düşmüştür. meselâ: daha 1858’lerde bir feylesofu (Proudhon) diliyle kadını, “erkeğin üçte birine bile denk olmayan âdi bir mahlûk” ilân edecek kadar aşağılar, horlar; söz, mülkiyet, boşanma, seçme ve seçilme haklarından mahrum ederken; daha evvellere gidersek 587’lerde kadında ruh var mı, yok mu münakaşasını halletmek için, Fransa’da dini bir konsül toplarken: günümüzde ise kadının da insan, onun da tabiî ve medeni haklarda erkekle eşit olduğu İslamî prensibini benimsemekle yetinmeyip, kadını kadınlık hüviyetinden çıkararak erkekleştirmenin de ötesinde müfritâne aşırılıklara, putlaştırmalara gitmiştir.
··
156 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.