Evet yine, yıllarca süren bir önyargının ardından, birden bire gelen "Artık bu kitabı okumalıyım!" düşüncesi ile alınıp okunan, okuduktan sonra "Neden okumakta bu kadar geciktim ki?" pişmanlığı yaşanan bir kitap vakası... Hayvan Çiftliği'ni okuyan, çok sevdiğim bir arkadaşıma kitabı nasıl bulduğunu sorduğumda bana "Hiçbir şey anlamadım. Hayvanlar konuşuyor falan saçma sapan bir şey işte." deyip gülmüştü. Fakat şu an düşünüyorum da; hiç de öyle saçma sapan, boş bir kitap değilmiş. Konusunu direkt kitabın arka yüzündeki yazısıyla aktarmak istiyorum: "Hayvan Çiftliği'nin başkişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp, çiftliğin yöntemini ele geçirir. Amaçları daha eşitlikçi bir toplum oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olan domuzlar, kısa sürede önder bir takım oluşturur; ama devrimi de yine onlar yolundan saptırır. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık." George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuz, Stalin'i simgeler. Diğer kahramanlar da bir diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir. Altbaşlığı "Bir Peri Masalı" olan Hayvan Çiftliği, bir masal anlatımıyla yazılmıştır; ama küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değil, Stalin rejimine karşı çarpıcı bir politik taşlamadır. Kitabın başından beri aldığım duyumlar ve konusunda açıkça belirtilen 'domuzların iktidar olması' olayını bilerek kitabı okusam dahi, kitabın kapağını ağzım açık bir şekilde kapattım. Gerçekten çok çarpıcıydı. Özgürlüğün önemini bir kez daha kavradım. Kelimelerimi özenle seçmeye çalışıyorum fakat ne desem spoiler olacakmış gibi hissettiğim için daha fazla bir şey anlatmak istemiyorum. Okumayan kaldı mı bilmiyorum ama eğer varsa sadece okuyun. Farkını ciddi anlamda hissedeceksiniz. Şimdiden iyi okumalar!

Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020247,4bin okunma

·

9 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Erva