Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

238 syf.
·
Puan vermedi
Maniheizm Üzerine
Maalouf romanlarında genelde belli bir dönemdeki tarihi olayları arka plan olarak kullanıp gerçek hayattan esinlenerek yarattığı karakterlerin hayatını anlatıyor. Doğunun geri kalmış ve aydınlığa dönük yüzünü bir arada vermeye çalışırken Batının Doğuya olan oryantalist bakış açısını da alttan alta eleştiriyor. Bu romanında ise doğrudan tarihi bir kişiliğin, İsa’dan iki yüzyıl sonra Sasani İmparatorluğu (İkinci Pers İmparatorluğu)’nun yükseliş dönemlerinde yaşamış Maniheizm’in kurucusu Mani’nin hayat hikâyesini anlatmış. Mani’nin hayatını ve öğretisini merak edenlere tavsiye ederim. Kitabı okuyunca bir kez daha anladım ki din konusu gerçekten çok karmaşık. Sami dinler, düalist dinler, panteist dinler, o kadar çok dini öğreti var ki. Bunlar belli çağlarda belli yerlerde etkili olmuş, kimi unutulup gitmiş kimi varlığını hala koruyor. Amacım dinlerin hak veya batıl olmasını tartışmak değil, herkesin dini inancına veya inançsızlığına saygım sonsuz. Ama bazı sorulara cevap arıyorum. Dinler neden var sorusuna kendimce cevabım şu: Dünyadaki zengin ve zalimin karşısında, fakir ve ezilen lehine gücü dengelemek (Zenginler zamanla bunun kullanışlılığını fark etmiş maalesef). Peki, neden bu kadar çok din hatta mezhep var? O da insanların illa ki diğerlerinden farklılaşma, biz olma güdüsünden kaynaklanıyor herhalde. Bundan sonra anlatacaklarım benim Mani ve öğretisine ilişkin yaptığım araştırmalara dayanıyor (Bazıları romanda da mevcut). Mani’nin 216’da Babil’de doğduğu ve 277 yılında dinini ilk yaymaya başladığı yer olan başkent Ktesifon’da öldüğü tahmin ediliyor. Dinini yaymasında kolaylık gösteren Sasani kralları Şahpur ve oğlu Hürmüz’ün ölmesinin ardından tahta geçen diğer oğul Behram’ın Zerdüşt müneccimlerin yönlendirmesiyle (din rekabeti, çıkar çatışması nedeniyle) Mani’yi idam ettiği söyleniyor. Babasının asil İran soyundan geldiği, annesinin Part (Pers) kral soyuna mensup olduğu rivayet ediliyor. 12 yaşında iken kendisine bir melek görünüyor ve 24 yaşına geldiğinde “Ruhsal İkiz” adını verdiği bu melekten aldığı öğretiler doğrultusunda dinini yaymaya başlıyor. Kaynaklardan oldukça geniş bir alana yayıldığı ve Hristiyanlığa rakip hale geldiği; zamanının ötesine geçerek pek çok topluluğu etkilediği anlaşılıyor. Ancak 6. yüzyıldan sonra batıda, 12. yüzyıldan sonra ise Asya’da gerileme sürecine girmiş. Uygurların da 762 yılında bu dine girdiği söyleniyor. Maniheizm doğuşundan itibaren hiçbir yerde bu denli kabul görmemiş; öyle ki Uygurlar vesilesiyle ilk ve son defa devlet dini olarak kabul edilmiş. Uygurların neden bu dine girdiği net değil. Olası nedenlerden biri Çin’deki yerleşik düzenden etkilenmiş olmaları ancak aralarındaki düşmanlık nedeniyle Çin’in uzak durduğu Mani dinini benimseyerek ona karşı ittifaklar elde etme isteği (Bir kişinin kendi isteğiyle bir dine girmesini anlarım ama devlet bir dine giriyorsa orada siyasi bir mesele vardır). Maniheizm'in vejeteryan beslenmeye dayalı olması Uygurların yerleşik hayata geçmelerini, can almayı yasaklaması savaşçı özelliklerini yitirmelerine neden olmuş. Onlar da kendilerini kültür ve sanata vererek pek çok Türk devletine kıyasla gelişmiş bir medeniyet kurmuşlar. 9. yüzyıldan itibaren ise yavaş yavaş Maniheizm'i bırakarak Budizm’i benimsemeye başlamışlar. Maniheizm, kaynağını yaşadığı coğrafyada yaygın olan Hristiyanlık, Zerdüştlük ve Budizm dinlerine ve aydınlık-karanlık çatışmasına dayandıran düalist bir din. Benim okuduklarımdan anladığım kabaca şöyle bir felsefesi var: Her varlık ışık ve karanlığın belli oranlarda birleşiminden oluşuyor. İnsanda beden karanlığın, ruh aydınlığın temsilcisi olarak görülüyor; iktidar hırsı ve dünyevi zevklerden arınarak ruhun hapsolduğu bedenden kurtulacağına inanılıyor. Maniheist cemaat evlenmemek, et yememek, toprağı işlememek (ne yiyor bunlar!), kendini ibadete adamak gibi katı kurallara bağlı seçilmişler ve daha gevşek kurallara tabi olan dinleyiciler olmak üzere iki gruptan oluşuyor. Seçilmişler öldüklerinde ruhları karanlıktan arınmış olarak romandaki tabiriyle "ışık bahçelerine" yükselirken dinleyiciler seçilmişlerden biri olana kadar reenkarnasyona tâbi oluyorlar. Mani, sağlığında öğretilerini yazıya geçiren ve bazılarını çizimlerle süsleyen ender din kurucularından biriymiş. İnsanlığın sürekli ayrışmak için birbirinin gözünü oyduğunu düşünürsek, kendi dönemindeki dinleri dışlamaması yine Mani’nin farklı yönlerinden biri. Maniheizm’in yayılmasının arkasında bu hoşgörülü tutumunun payı muhakkak vardır. Ancak Sasani Kralı Şahpur’un Zerdüşt müneccimlerin etkisini kırmak için Mani’yi desteklemesi veya Uygurların Çin’e karşı ittifak arayışı gibi siyasi nedenlerin de bu dinin yayılmasına katkı yaptığını düşünüyorum. Bu kadar gereksiz bilgi yeter herhalde. İyi okumalar:) KAYNAKLAR: * Eski Uygur Türkçesi Metinleri Üzerinden Budizm ve Maniheizm’in Savaşa Bakışı, Aslı Zengin ve Ümran Yaman, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, Cilt: 58, Sayı: 1, 2018 * Maniheizm, Kurt Rudolph, Gazi Üniveristesi Çorum İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2002/I * islamansiklopedisi.org.tr/maniheizm
Işık Bahçeleri
Işık BahçeleriAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20204,075 okunma
··
138 görüntüleme
Doğavekitap okurunun profil resmi
Ben de okudum ve yorumladım 😊 #kitapseverlertakiplesiyor #dogavekitap #dogavekitapankara dogavekitap.wordpress.com/2022/05/17/isik...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.