Kurtuluş mücadelesinin verildiği yıllar ile Cumhuriyet'in ilk yılları en çok merak ettiğim dönem. Zorlu yoldaki iç çekişmeler, kırgınlıklar, ihanetler, ikiyüzlülükler, hesaplaşmalar... Vaktim olsa dönemle ilgili tüm eserleri, araştırmaları okusam. Kâmil Bey, paşa babasının imkânları ile uzun süredir yurt dışında bulunmakta, Osmanlı'nın çöküşünü uzaktan bihaber izlemektedir. Birinci Dünya Savaşı sonu yaşanan ekonomik sıkıntılar Kâmil Bey ve ailesini İstanbul'a dönmeye zorlar. Mondros Mütareke'si sonrası İstanbul, gençliğinin İstanbul'u değildir artık. Geçim umudu ile döndüğü vatanı kendi vatanı değildir. İstanbul, Bizans olmuştur, kahpe, ikiyüzlü, tepkisiz Bizans. Toprakların ele geçirilmesinden rahatsız olanlardan çok cebini düşünenler hüküm sürmektedir şehirde. Gelirini arttırmak için Mütareke Kuvvetleri ile her türlü işbirliğini yapan vatansız paragözler. İlk bunlarla karşılaşır Kâmil Bey, hem de oldukça yakınında. Sonra da İstanbul'un gizli ama umutlu yüzünü görecektir, Kuvayi Milliyeciler için çalışan, her fırsatta Anadolu'ya yardım için çırpınan vatanseverleri. Kâmil'in önünde iki yol vardır artık: ya yaban ellerdeki vatansızlığını vatanında vatansızlığını kabullenerek sürdürecek ya da bunca yılın vatansızlığının ıstırabı ile karşısına çıkan ilk fırsatta vatanına sahip çıkacaktır. Kâmil Bey'in uyanış hikâyesi diyebileceğim kitap Esir Şehir Üçlemesi'nin ilk kitabı. Yılbaşında #2020de20kitap olarak belirlediğim üçlemeyi okumak için sadece üç kişi olarak çıktığımız yolda birçok kitap dostu ile yollarımız kesişti. Önümüzdeki ay Esir Şehrin Mahpusu ile yolculuğumuz devam edecek. Kitapla. Sağlıcakla.

Esir Şehrin İnsanlarıKemal Tahir · İthaki Yayınları · 201910,3bin okunma

·

16 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Özcan