Gönderi

İnsan bilimleri, halihazırda görüldüğü üzere, insanın doğal tutumdayken unuttuğu varlığım bir boyutunu ve bilginin bir tarzini, belirli yapılarla ve o yapıların kavranmasıyla birlikte yeniden bulmamızı sağlamaları bakımından metafizik veya doğa üstüdürler. Düşüncelerimizin içinde süzüldüğü, her bir parçasını, nesnel doğasını değiştirmeye gerek duymadan irademizde bulabildi ğimiz bir dünyanın ve bir zamanın mevcudiyetine inanmak bizim için doğaldır. Bilim, başlangıcında bu inamışı ele almış ve düzenlemiştir. Zira bilim, her zaman bütün bakış açılarının kendisinde toplandığı ve benzer şekilde bütün perspektiflerin geometraline sahip mutlak bir gözlemciyi varsayar. Fakat insan bilimleri (diğerlerinden söz etme gereği bile duymuyorum), insanın insana dair bilgisinin kaçınılmaz bir biçimde salt gözlem olmaktan ziyade, herkesin elinden geldiğince, başkalarının edimlerini, kendisinin olmayan bir deneyimin muğlak işaretlerini yeniden yaşayarak etkinleştirdiği ve üzerinde çok da du şünmeden, adeta usta bir piyanistin bilmediği bir besteyi yorumlaması gibi, hepsini bir araya getirdiği bir yapı tahsis eder- türlerin a priori'si, dil-altı şema veya bir medeniyetin ruhu gibi: Bunu, her hareketin veya her işlemin sebebinin ne olduğunu kendisi de tam bilmeden, kullanmakta olduğu bilgi tortuların bilinç düzeyine taşımadan yapar.
İnsandaki metafizikKitabı okudu
3 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.