Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

152 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
DELİLİK GÜZELDİR
Din bilgini, teolog ve öğretmen olan Erasmus eski ve yeni ahiti harmanlayarak; toplumu, bilgeleri, avukatları, stoacıları, yönetici eliti, kralı hatta papalığı hiciv ve inceden alaya alarak saymış olduklarımın aksayan yönlerini arkadaşı tomas morenin ingilterede ki evinde ona ithafen kaleme almıştır. Deliliğe övgü adlı eseri okumamda ki amaç Batı Medeniyetinin(?!) bizim medeniyetimizden önde olmasının sebebinin hümanizm mi olabileceğini anlamaya çalışmaktır. Bu sebeple nisan ayında ki okumalarımı hümanizmin öncüsü erasmus oluşturacaktır. Yazıldığı dönemi ele alırsak, Katolik kilisesinin gücü ve baskısı göz ardı edilmemelidir. Erasmus haliyle açıktan söyleyemiyeceği şeyleri "Deliliğin" arkasına sığınarak eleştirilerini bir bir söylemiştir. Kitabı anlayabilmek için yazıldığı dönem, eski yunan medeniyeti, tanrıları vb. şeyler hakkında bilgi sahibi olunması zaruridir. Yazarın bilgisi, eğitimi ve medeniyetinin bizden farklı olması sebebiyle kitabı tam anlamıyla anladığımı iddia etsem yalan söylemiş olurum. Her ne kadar bizim medeniyet tasavvurumuz ile yazarın ki farklı olsada insan denilen beşerin millet ve din farkı olmaksızın özü itibariyle aynı deliliğe sahip olduğu aşikardır. 500 yıl önce yazılan bir kitapta şikayet edilen ve eleştirilen olguların günümüzde de mevcut olduğunu görmek sanırım sizleri de şaşırtmayacaktır. Beğendiğim bir kaç alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. "-Kendime övgüler dizmekle ben, alimlerin ve büyüklerin birçoğundan daha fazla tevazu gösterdiğime inanıyorum. Utandıkları için övemiyorlar kendilerini fakat sürekli yanlarında gezdirdikleri bir dalkavuk, soytarı bir şair onlar adına bu işi gayet güzel yapabiliyor. Bütün kepazeliklere bulaşmış olduğunu çok da iyi bildikleri bu adamları Tanrılarla bir tutup bütün erdemlerin sahibi gösteren şakşakçıları etrafından ayrılmıyor.’’ "-Bütün deliler, kendilerini alkışlayan başka deliler bulurlar; zira bir şey ne kadar sağduyunun karşıtı ise, o kadar çok hayranı kendine çeker; en fena olan şey, her zaman çoğunluğu okşayan şeydir; bundan da doğal bir şey yoktur, madem ki, size daha önce dediğim gibi, insanların büyük çoğunluğu delidir.” "-Yeryüzünde İsa'nın temsilcileri olan papalar onun öğretişlerini; göze aldığı zorlukları ve yoksulluğu; çektiği çileyi; dünya nimetlerine yüz vermemesini örnek edinselerdi, herkesten daha perişan duruma gelmezler miydi?..... Azıcık Bilge olsalardı nelerini yitireceklerini düşünün bir! Bilgelik dedim ama aslında İsa' nın söylediklerini daha iyi dinleselerdi demek istiyorum." "-Ne kadar bereketli bir soytarılık, o kadar yüce bir talih." "-Maske ve makyajdır izleyenleri büyüleyen.Hayat da tiyatro oyununa benzer bir şeydir,maskesi düşene kadar herkes bu oyunu sürdürür.Hayattır nitekim insanlara olduklarından farklı roller biçen:az önce morlar kuşanmış bir kral olan bir bakarsınız paçavralar içinde bir köle oluvermiş.Bir yanıltmacadır sürüp gider ama bir komediden de farklı bir şey beklenemez doğal olarak.. "-“ Krallar soytarısız bir hiçtir. En kudretli krallar dahi onlarla mesuttur. Aralarından bazıları soytarısı olmadan bir lokma yiyemez, sarayından dışarı bir adım atamaz hatta onsuz bir saat dahi yaşayamaz. Bu yüzden zilli soytarı külahı taşıyan adam utanç verici biçimde birkaç hayranı bulunan doktorluk kepi taşımaya ruhsatlı vakur adamdan çok daha yukarıda bir mevkidedir. Ama onun cemiyetteki yerinin neden daha yukarılarda olduğu bir sır ya da mucize değildir. Bilgeler can sıkıcı ne varsa eşeleyip çıkarır, efendilerini usandırırlar; bildiklerinin aksine inat çoğu zaman "gerçeğin tortusunu hassas kulaklara fısıldarlar." Oysa bu efendiler, kendilerinin peşinde oldukları şeyleri soytarılarda bulurlar... Bilgenin kellesine mal olan, ahmağın diline pelesenk olur; bu da onların büyük neşe kaynağıdır... Bazısı, gariban olduğu halde varlıklı olduğu edasıyla yaşamaktan haz duyar. Kimi parayı gönlünce hızlı çarçur edememekten şikayetçiyken, diğerinin zihni mütemadiyen paraları nasıl istifleyeceği sorusuyla meşguldür.. Bilgelik insana bir mahcubiyet verir. Sefillik içinde mütemadiyen açlıkla boğuşan, küf kokan köhne duvarlar arasında yaşayan, yaşadığı sürece de hor görülen, nefret edilen ve görmezden gelinen bilgeleri görürsünüz her yerde. Oysa ahmaklar altın içinde yüzer, paranın ve gücün dümeni bunların elindedir. Kısacası: Nerede isterlerse orada en iyi işi yaparlar. Soyluların hoşuna gidecek işler yaparak ya da mücevher düşkünlerinin saraylarında yaşayarak bahtının açılacağına inananların bilgelikle işi olmaz.”
Deliliğe Övgü
Deliliğe ÖvgüDesiderius Erasmus · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202111,5bin okunma
·
118 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.