Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
Hüzün
Dönem dönem elime aldığım bazı kitaplar gibi, detaylı araştırma yapmadan, yazar kim acaba diye çok fazla düşünmeden, çok kıymetli(!) zamanımı boşa mı harcayacağım acaba korkusu duymadan elime aldığım bir başka kitap hakkında duygularımı sizlere paylaşmak istiyorum. Bu yazıyı okuyup, verdiğim birkaç linke tıklayanlar muhtemelen kitabı okumamdan önceki benden daha bilgili olacak. Öncelikle yazar Yekta Kopan'ı bir yerlerden tanıyormuşum. Muhtemelen birçoğunuz da tanıyor, onu özellikle sesiyle tanıyoruz. Yazar aynı zamanda dublaj sanatçısı ve şimdiye kadar çok güzel işlere imza atmış. Biraz inceleyince listenin uzunluğuna hayret ettim doğrusu. tr.wikipedia.org/wiki/Yekta_Kopa...(film),'de%20Cyclops'u%20seslendirdi. "Ben dublajlı film izlemem yea, karakterlerin kendi sesleri, vurguları, duyguları bir başka abiii" havalarında birisi olarak Yekta Kopan'ın seslendirdiği karakterleri başarılı bulduğumu söylemem lazım. Sadece seslendirmenlikle de kalmamış, içerisinde bulunduğu birçok başarılı proje, program da var. Peki "yazarlığı da sesi kadar başarılı mı onu anlat sen" dediğinizi duyar gibiyim. Oraya geçmeden bir konuya daha değinmek istiyorum. Filmlerin izleyici kitlesi hakkında kendimce bir gözlemim var, bazı insanlar bilim kurguya tiksinti derecesinde uzakken, benim gibi bazı insanlarsa hayal gücünün ortaya çıkardıklarını görmek konusunda ekstra bir motivasyon ve heyecan duyuyor. İzleyiciyi iki gruba bölmek pek mümkün olmasa da bazı net çizgiler olduğunu düşünüyorum. Bilim kurgudan uzak izleyicilerin, insanın günlük yaşantısı içerisindeki çalkantıları, duygu yüklü anları, olayları, tutkuları, hayal kırıklıklarını görmek istediğini ve kendisini bu "gerçekçi" karakterlerin yerine daha kolay koyduğunu düşünüyorum. Tabii ki tek sebep bu değildir ancak daha fazla detaya gerek yok. Bu tip filmler bana bazen sıradan, bazen sıkıcı geliyor. Bunun sebebini de hayatın sıradanlığından kurtulmak ve 1-2 saatliğine de olsa bilinen sıkıntılardan uzaklaşma isteği olarak görüyorum. Yekta Kopan'ın öykülerini barındıran bu kitap içerik olarak hayatın içerisinden, hepimizin yaşamış olabileceği, belki de "gerçek" birçok olay ve duyguyu kısa kısa kesitlerle bizlere sunuyor. Özellikle öykü okumak istediğim pek görülmemiştir çünkü kısa kısa yazılar bende hep bir yarım kalmışlık, devamını bekleme, "Eee bu neydi şimdi?" gibi pişmanlıklar oluşturuyor. Belki de çok okumadığım ve görüldüğü gibi yeterince araştırmadığımdan olabilir. Kitabın ismi, içerisinde yer alan bir öyküden alındığı için "Aşk Mutfağından Yalnızlık Tarifleri" , yani tüm öyküler aşk üzerine değil. Ancak tüm öykülerdeki ortak duygu melankoli, hüzün olabilir. En azından benim deneyimlediğim duygu bu. Ancak tek bir duygu üzerinden kitabı tarif etmeye çalışmak yanlış olur. Yer yer güzel espriler de var. Yazar özellikle sonları vurucu yapmak için çabalamış ancak her öyküde buna gerek var mı bilmiyorum. Çoğu öykünün içerisinde karakterlerin sürekli yazarlıkla ilişkili olması yazarın işini mi kolaylaştırıyor yoksa tam aksine kitaptaki bir karaktere bir şeyler yazdırmak daha mı zordur emin olamadım. Bu arada ilk defa Yekta Kopan'ın bir kitabını okuduğumu belirtmek istiyorum. Kitaba başladığımda ilk fark ettiğim şey yazarın bana göre başarılı betimlemeleri, yerli yerinde verdiği karakter ve çevre detaylarıydı. Yazının bu özelliğini tam tadında buldum. Ne göze sokacak derecede yersiz ne de sıradan bir düz yazı okuyorum hissi verecek kadar az. Kitap 10 farklı içerikten oluşuyor. Platonik aşk, yalnızlık, baba oğul ilişkisi, aile içi roller, kültür farklılıkları, arkadaş ilişkileri, beklentiler, çocukluk anıları gibi birçok farklı konuyu içerisinde barındırıyor. Bazı incelemelerde her öyküden tek tek bahsedildiği için tekrar yazmak istemiyorum. Ancak uykusunda yazdığı yazılarla ünlenen bir yazarın röportajının yer aldığı son bölüm dışında, öykülerin "gerçeklik" dozunda olduğu ve herkesin hayatından en az bir parça bulabileceği yazılar içeren sakin bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Benim gibi büyük bir beklentiye kapılmadan okuyanların kitabı beğeneceğini düşünüyorum. Ya da ben hüzünlere gark olmuş bir adam olup çıktım.(Sırf gark olmak yazmak için yazdım, evet) Umarım ikincisi değildir. :)) Yazımı seslendirmenleri tanıyalım tadında keyifli bir video ile bitirmek istiyorum: youtube.com/watch?v=uX3-ZHP...
Aşk Mutfağından Yalnızlık Tarifleri
Aşk Mutfağından Yalnızlık TarifleriYekta Kopan · Can Yayınları · 2013566 okunma
·
203 görüntüleme
RoadNotTaken okurunun profil resmi
"Özellikle öykü okumak istediğim pek görülmemiştir çünkü kısa kısa yazılar bende hep bir yarım kalmışlık, devamını bekleme, "Eee bu neydi şimdi?" gibi pişmanlıklar oluşturuyor. Belki de çok okumadığım ve görüldüğü gibi yeterince araştırmadığımdan olabilir." Bu bölümde kendimi gördüm ツ
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.